Sözler | OnÜçüncü Söz | 147
(137-162)

Eğer o zehirli bal hükmünde olan hevesât-ı gayr-ı meşruayı terkedip, tılsım-ı Kur’anî olan îman ve feraizi elde etmekle ve fevkalâde mukadderat-ı beşer piyangosundan çıkan saadet-i ebedîyye hazinesi biletini alacağına, yüz yirmi dört bin Enbiya Aleyhimüsselâm ile beraber hadd ü hesaba gelmeyen ehl-i velâyet ve ehl-i hakikat müttefikan haber veriyorlar ve âsârını gösteriyorlar.

Elhâsıl, gençlik gidecek. Sefahette gitmiş ise, hem dünyada, hem âhirette, binler bela ve elemler netice verdiğini ve öyle gençler ekseriyetle su-i istimal ile, israfat ile gelen evhamlı hastalıkla hastahanelere ve taşkınlıklarıyla hapishanelere veya sefalethanelere ve ma’nevî elemlerden gelen sıkıntılarla meyhanelere düşeceklerini anlamak isterseniz; hastahanelerden ve hapishanelerden ve kabristanlardan sorunuz. Elbette hastahanelerin ekseriyetle lisan-ı halinden, gençlik sâikasıyla israfat ve su-i istimalden gelen hastalıktan eninler, eyvâhlar işittiğiniz gibi; hapishanelerden dahi, ekseriyetle gençliğin taşkınlık sâikasıyla gayr-ı meşru dairedeki harekâtın tokatlarını yiyen bedbaht gençlerin teessüflerini işiteceksiniz. Ve kabristanda ve mütemadiyen oraya girenler için kapıları açılıp kapanan o âlem-i berzahta -ehl-i keşf-ül kuburun müşahedâtıyla ve bütün ehl-i hakikatın tasdikıyla ve şehadetiyle- ekser azablar, gençlik su-i istimalâtının neticesi olduğunu bileceksiniz. Hem nev’-i insânın ekseriyetini teşkil eden ihtiyarlardan ve hastalardan sorunuz. Elbette ekseriyet-i mutlaka ile esefler, hasretler ile “Eyvah gençliğimizi bâdiheva, belki zararlı zayi’ ettik. Sakın bizim gibi yapmayınız.” diyecekler. Çünki, beş-on senelik gençliğin gayr-ı meşru zevki için, dünyada çok seneler gam ve keder ve berzahta azab ve zarar ve ahrette cehennem ve sakar belasını çeken adam, en acınacak bir halde olduğu halde



sırrıyla hiç acınmaya müstehak olamaz. Çünki zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve lâyık değildir. Cenâb-ı Hak bizi ve sizi, bu zamanın cazibedâr fitnesinden kurtarsın ve muhafaza eylesin, âmîn...


* * *
Səs yoxdur