Sözler | Yirminci Söz | 252
(245-268)
Yirminci Sözün
İkinci Makamı

[Mu’cizât-ı Enbiyâ yüzünde parlayan bir lem’a-i i’câz-ı Kur’an]

Âhirdeki iki sual ve iki cevaba dikkat et.


On dört sene evvel, (şimdi otuz seneden geçti) şu âyetin bir sırrına dair İşarat-ül İ’caz namındaki tefsirimde arabiyy-ül-ibâre bir bahis yazmıştım. Şimdi arzuları bence ehemmiyetli olan iki kardaşım, o bahse dair Türkçe olarak bir parça izah istediler. Ben de Cenâb-ı Hakk’ın tevfikine itimaden ve Kur’anın feyzine istinâden diyorum ki:

Bir kavle göre Kitab-ı Mübin, Kur’andan ibarettir. Yaş ve kuru, herşey içinde bulunduğunu, şu âyet-i kerime beyân ediyor. Öyle mi? Evet, herşey içinde bulunur. Fakat herkes herşeyi içinde göremez. Zira muhtelif derecelerde bulunur. Bâzân çekirdekleri, bâzân nüveleri, bâzân icmâlleri, bâzân düsturları, bâzân alâmetleri; ya sârâhaten, ya işareten, ya remzen, ya ibhamen, ya ihtar tarzında bulunurlar. Fakat ihtiyâca göre ve maksad-ı Kur’ana münâsib bir tarzda ve iktiza-yı makam münasebetinde şu tarzların birisiyle ifade ediliyor. Ezcümle:

Beşerin san’at ve fen cihetindeki terakkiyatlarının neticesi olan havarik-ı san’at ve garâib-i fen olarak tayyare, elektrik, şimendifer, telgraf gibi şeyler vücûda gelmiş ve beşerin hayat-ı maddiyyesinde en büyük mevki almışlar... Elbette umum nev’-i beşere hitab eden Kur’an-ı Hakîm, şunları mühmel bırakmaz. Evet bırakmamış. “İki Cihet” ile onlara da işaret etmiştir:

Səs yoxdur