Sözler | Yirminci Söz | 264
(245-268)

gibi çok âyât-ı beyyinatla ins ve cinnin enzârını, şu mu’cize-i ebediyyenin vücuh-u i’câzından en zâhir ve en parlak vechine çeviriyor. Bütün ins ve cinnin damarlarına dokunduruyor. Dostlarının şevklerini, düşmanlarının inadını tahrik edip, azîm bir teşvik ile, şiddetli bir tergib ile dost ve düşmanları O’nu tanzire ve taklide, yâni nazîrini yapmak ve kelâmını O’na benzetmek için sevk ediyor, hem öyle bir sûrette o mu’cizeyi nazargâh-ı enama koyuyor; güya insânın bu dünyaya gelişinden gaye-i yegânesi; o mu’cizeyi hedef ve düstur ittihaz edip, O’na bakarak, netice-i hilkat-ı insânîyyeye bilerek yürümektir.

Elhasıl: Sâir Enbiya Aleyhimüsselâm’ın mu’cizâtları, birer havarik-ı san’ata işaret ediyor ve Hazret-i Âdem Aleyhisselâm’ın mu’cizesi ise; esasat-ı san’at ile beraber, ulûm ve fünunun, havârık ve kemâlâtının fihristesini bir sûret-i icmâlîde işaret ediyor ve teşvik ediyor. Amma mu’cize-i kübrâ-i Ahmediyye (A.S.M.) olan Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyân ise, tâlim-i Esmânın hakikatına mufassalan mazhariyetini; hak ve hakikat olan ulûm ve fünûnun doğru hedeflerini ve dünyevî, uhrevî kemâlâtı ve saadâtı vâzıhan gösteriyor. Hem pek çok azîm teşvikatla, beşeri onlara sevkediyor. Hem öyle bir tarzda sevkeder, teşvik eder ki; o tarz ile şöyle anlattırıyor: “Ey insân! Şu kâinattan maksad-ı a’lâ; tezahür-ü Rubûbiyyete karşı, ubûdiyyet-i külliyye-i insânîyyedir ve insânın gaye-i aksâsı, o ubûdiyete ulûm ve kemâlât ile yetişmektir.” Hem öyle bir sûrette ifade ediyor ki, o ifade ile şöyle işaret eder ki: “Elbette nev’-i beşer, âhir vakitte ulûm ve fünûna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise, ilmin eline geçecektir.” Hem o Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyân, cezâlet ve belâgat-ı Kur’aniyyeyi mükerreren ileri sürdüğünden remzen anlattırıyor ki: “Ulûm ve fünunun en parlağı olan belâgat ve cezâlet, bütün enva’ıyla âhirzamanda en mergub bir sûret alacaktır. Hattâ insânlar, kendi fikirlerini birbirlerine kabûl ettirmek ve hükümlerini birbirine icra ettirmek için, en keskin silâhını cezâlet-i beyândan ve en mukavemet-sûz kuvvetini belâgât-ı edâdan alacaktır.”

Elhasıl: Kur’anın ekser âyetleri, herbiri birer hazine-i kemâlâtın anahtarı ve birer define-i ilmin miftahıdır.

Səs yoxdur