Sözler | YirmiBeşinci Söz | 370
(365-462)

İkinci Sûret: Belâgatındaki i’câz-ı Kur’anînin hikmetini Beş Nokta’da beyân edeceğiz.

Birinci Nokta: Kur’anın nazmında bir cezâlet-i hârika var. O nazımdaki cezâlet ve metâneti, “İşarat-ül İ’caz” baştan aşağıya kadar bu cezâlet-i nazmiyyeyi beyân eder. Saatın saniye, dakika, saati sayan ve birbirinin nizâmını tekmil eden ne ise, Kur’an-ı Hakîm’in herbir cümledeki, hey’âtındaki nazım ve kelimelerindeki nizâm ve cümlelerin birbirine karşı münasebatındaki intizâmı öyle bir tarzda “İşarât-ül İ’caz”da âhirine kadar beyân edilmiştir. Kim isterse ona bakabilir ve bu nazımdaki cezâlet-i hârikayı bu sûrette görebilir. Yalnız bir-iki misâl, bir cümlenin hey’atındaki nazmı göstermek için zikredeceğiz.

Meselâ: Bu cümlede, azabı dehşetli göstermek için en azının şiddetle tesirini göstermekle göstermek ister. Demek taklîli ifade edecek cümlenin bütün heyetleri de bu taklile bakıp ona kuvvet verecek. İşte lâfzı, teşkiktir. Şek, kıllete bakar. lâfzı, azıcık dokunmaktır. Yine kılleti ifade eder. lâfzı maddesi, bir kokucuk olup kılleti ifade ettiği gibi, sîgası bire delâlet eder. Masdar-ı merre, tâbir-i sarfiyyesinde biricik demektir. Kılleti ifâde eder. daki tenvin-i tenkirî, taklîli içindir ki, o kadar küçük ki, bilinemiyor demektir. lafzı, teb’îz içindir. Bir parça demektir. Kılleti ifâde eder. lâfzı; nekâl, ikâba nisbeten hafif bir nevi cezadır ki, kıllete işâret eder. lâfzı; Kahhar, Cebbâr, Müntakim’e bedel yine şefkati ihsas etmekle kılleti işaret ediyor. İşte bu kadar kılletteki bir parça azab böyle tesirli ise, ikab-ı İlâhî ne kadar dehşetli olur kıyas edebilirsiniz diye ifade eder. İşte şu cümlede küçük heyetler nasıl birbirine bakıp yardım eder. Maksâd-ı küllîyi, herbiri kendi lisanıyla takviye eder. Şu misâl bir derece lafz ve maksada bakar.

Səs yoxdur