Sözler | YirmiBeşinci Söz | 377
(365-462)

Şöyle ki: Kamer’in bir menzili var ki, Süreyya yıldızlarının dairesidir. Kameri, hilâl vaktinde hurmanın eskimiş beyaz bir dalına teşbih eder. Şu teşbih ile semânın yeşil perdesi arkasında güya bir ağaç bulunuyor ki beyaz, sivri, nurâni bir dalı, perdeyi yırtıp başını çıkarıp, Süreyya o dalın bir salkımı gibi ve sâir yıldızlar o gizli hilkat ağacının birer münevver meyvesi olarak işitenin hayalî olan gözüne göstermekle; medâr-ı maişetlerinin en mühimmi hurma ağacı olan sahra-nişinlerin nazarında ne kadar münâsib, güzel, lâtif, ulvî bir üslûb-u ifade olduğunu zevkin varsa anlarsın.

Meselâ: Ondokuzuncu Söz’ün âhirinde isbat edildiği gibi,



deki kelimesi şöyle bir üslûb-u âlîye pencere açar. Şöyle ki: lafzıyla yâni: “Güneş döner” tâbiriyle kış ve yaz, gece ve gündüzün deveranındaki muntâzam tasarrufât-ı Kudret-i İlâhiyyeyi ihtar ile Sâniin âzametini ifham eder ve o mevsimlerin sahifelerinde kalem-i kudretin yazdığı mektubât-ı Samedâniyyeye nazarı çevirir. Hâlık-ı Zülcelâl’in hikmetini i’lâm eder.

Yâni, lâmba tâbiriyle şöyle bir üslûba pencere açar ki, şu âlem bir saray ve içinde olan eşya ise insâna ve zîhayata ihzâr edilmiş müzeyyenat ve mat’umat ve levazımât olduğunu ve Güneş dahi musahhar bir mumdar olduğunu ihtar ile Sâniin haşmetini ve Hâlıkın ihsanını ifham ederek tevhide bir delil gösterir ki, müşriklerin en mühim, en parlak Mâbud zannettikleri Güneş, musahhar bir lâmba, câmid bir mahlûktur. Demek tâbirinde Hâlıkın âzamet-i Rububiyyetindeki rahmetini ihtar eder. Rahmetin vüs’atindeki ihsanını ifham eder ve o ifhamda saltanatının haşmetindeki keremini ihsas eder ve bu ihsasta vahdâniyyeti i’lam eder ve mânen der: “Câmid bir sirâc-ı musahhar hiçbir cihette ibâdete lâyık olamaz.” Hem cereyân-ı tâbirinde gece gündüzün, kış ve yazın dönmelerindeki tasarrufat-ı muntâzama-i acibeyi ihtar eder ve o ihtarda, Rububiyyetinde münferid bir Sâniin âzamet-i kudretini ifham eder. Demek Şems ve Kamer noktalarından beşerin zihnini gece ve gündüz, kış ve yaz sahifelerine çevirir ve o sahifelerde yazılan hâdisatın satırlarına nazar-ı dikkati celbeder.

Səs yoxdur