Sözler | YirmiAltıncı Söz | 472
(463-479)

DÖRDÜNCÜ MEBHAS: Eğer desen: “Birinci Mebhasda isbat ettin ki: Kaderin herşeyi güzeldir, hayırdır. Ondan gelen şer de hayırdır. Çirkinlik de güzeldir. Halbuki, şu dâr-ı dünyadaki musibetler, beliyyeler, o hükmü cerhediyor.”

Elcevab: Ey şiddet-i şefkatten şedid bir elemi hisseden nefsim ve arkadaşım! Vücûd, hayr-ı mahz; adem, şerr-i mahz olduğuna; bütün mehâsin ve kemâlâtın vücûda rücuu ve bütün maâsi ve mesâib ve nekaisin esası adem olduğu, delildir. Mâdem adem şerr-i mahzdır. Ademe müncer olan veya ademi işmam eden hâlât dahi şerri tazammun eder. Onun için, vücûdun en parlak nuru olan hayat, ahvâl-i muhtelife içinde yuvarlanıp kuvvet buluyor. Mütebayin vaziyetlere girip tasaffi ediyor ve müteaddid keyfiyatı alıp, matlub semeratı veriyor ve müteaddid tavırlara girip, Vâhib-i Hayat’ın nukuş-u Esmâsını güzelce gösterir. İşte şu hakikattandır ki, zîhayatlara âlâm ve mesâib ve meşakkat ve beliyyat sûretinde, bâzı hâlât ârız olur ki; o hâlât ile hayatlarına envar-ı vücûd teceddüd edip zulümat-ı adem tebâud ederek hayatları tasaffi ediyor. Zira tevakkuf, sükûnet, sükût, atâlet, istirahat, yeknesaklık; keyfiyatta ve ahvâlde birer ademdir. Hattâ en büyük bir lezzet, yeknesaklık içinde hiçe iner.

Elhasıl: Mâdem hayat, Esmâ-i Hüsnânın nukuşunu gösterir. Hayatın başına gelen herşey hasendir. Meselâ: Gayet zengin, nihayet derecede san’atkâr ve çok san’atlarda mâhir bir zât; âsâr-ı san’atını, hem kıymetdar servetini göstermek için âdi bir miskin adamı, modellik vazifesini gördürmek için, bir ücrete mukabil bir saatte murassa’, Mûsanna’ yaptığı gömleği giydirir, onun üstünde işler ve vaziyetler verir, tebdil eder. Hem her nevi san’atını göstermek için keser, değiştirir, uzaltır, kısaltır. Acaba şu ücretli miskin adam o zâta dese: “Bana zahmet veriyorsun. Eğilip kalkmakla vaziyet veriyorsun, beni güzelleştiren bu gömleği kesip kısaltmakla güzelliğimi bozuyorsun” demeğe hak kazanabilir mi? “Merhametsizlik, insafsızlık ettin” diyebilir mi? İşte onun gibi Sâni’-i Zülcelâl, Fâtır-ı Bîmisâl; zîhayata göz, kulak, akıl, kalb gibi havas ve letâif ile murassa olarak giydirdiği vücûd gömleğini Esmâ-i Hüsnânın nakışlarını göstermek için çok hâlât içinde çevirir. çok vaziyetlerde değiştirir. Elemler, musibetler nev’inde olan keyfiyat; bâzı Esmâsının ahkâmını göstermek için lemaât-ı hikmet içinde bâzı şuâ’at-ı rahmet ve o şuâât-ı rahmet içinde lâtif güzellikler vardır.

Səs yoxdur