Sözler | Otuzİkinci Söz | 600
(590-652)

Arabî fıkranın tercümesi:

Yâni: Güya, çiçek açmış herbir ağaç, güzel yazılmış manzum bir kasidedir ki; o kaside Fâtır-ı Zülcelâl’in medâyih-i bâhiresini inşad edip, şâirane lisan-ı hal ile söylüyor. Veyahut o çiçek açmış herbir ağaç, binler bakar ve baktırır gözlerini açmış, tâ Sâni’-i Zülcelâl’in neşir ve teşhir olunan acaib-i san’atını bir-iki gözle değil, belki binler gözlerle baksın; tâ ehl-i dikkati öyle baktırsın. Veyahut o çiçek açan herbir ağaç, umumî bayram olan baharın içindeki hususî bayramında ve resm-i geçit-misâl bir anda yeşillenmiş azalarını en süslü müzeyyenatla süslemiş. Tâ ki, onun Sultan-ı Zülcelâl’i, ona ihsan ettiği hedâyayı ve letâifi ve âsâr-ı nuranîyyesini müşahede etsin. Hem meşher-i san’at-ı İlâhiyye olan zeminin yüzünde ve bahar mevsiminde, murassaat-ı rahmetini enzar-ı halka teşhir etsin. Ve şecerin hikmet-i hilkatini beşere ilân etsin. İncecik dallarında ne kadar mühim hazineler bulunduğunu ve ihsanat-ı Rahmâniyyenin meyvelerinde ne derece mühim defineler var olduğunu göstermekle kemâl-i kudret-i İlâhiyyeyi göstersin.

* * *

Səs yoxdur