Sözler | OtuzÜçüncü Söz | 672
(653-690)

Şimdi göğe bak! Gök içinde hadsiz ecramdan yalnız Kamere dikkat et! Onun hareketi, bir Kadîr-i Hakîm’in emriyle olduğu, ona müteallik ve yeryüzüne ait mühim hikmetlerdir ki, başka yerde beyân ettiğimizden kısa kesiyoruz.

İşte ziyâdan tut, tâ Kamer’e kadar saydığımız küllî unsurlar gayet geniş bir tarzda ve büyük bir mikyasta bir pencere açar. Bir Vâcib-ül Vücûd’un vahdetini ve kemâl-i kudretini ve âzamet-i saltanatını gösterir, ilân ederler.

İşte ey gafil! Eğer bu gök gürlemesi gibi bu sadayı susturabilirsen ve güneşin ışığı gibi parlak o ziyâyı söndürebilirsen, Allah’ı unut! Yoksa aklını başına al!


de.


Yirmi birinci Pencere


Şu kâinatın lâmbası olan güneş, kâinat Sâniinin vücûduna ve vahdâniyyetine güneş gibi parlak ve nuranî bir penceredir. Evet, manzûme-i şemsiyye denilen küremizle beraber oniki seyyare: Cirmleri, küçüklük-büyüklük itibariyle pekçok muhtelif ve mevkileri uzaklık-yakınlık noktasında pekçok mütefâvit ve sür’at-i hareketleri çok mütenevvi’ olduğu halde kemâl-i intizâm ve hikmet ile ve kemâl-i mîzan ile ve bir saniye kadar şaşırmayarak hareketleri ve deveranları ve güneş ile, câzibe kanunu tâbir edilen bir kanun-u İlâhî ile bağlanmaları, yâni onlar imamlarına iktidaları; büyük bir mikyasta bir âzamet-i kudret-i İlâhiyyeyi ve Vahdâniyyet-i Rabbâniyyeyi gösterir. Çünki: O câmid cirmleri, o şuursuz büyük kütleleri, nihayet derecede intizâm ve mizan-ı hikmet içinde muhtelif şekillerde ve muhtelif mesâfelerde ve muhtelif hareketlerde döndürmek, istihdam etmek, ne derece bir kudreti ve bir hikmeti isbat ettiğini kıyas et. Bu büyük ve ağır işe zerre mikdar tesadüf karışsa, öyle bir patlayış verecek ki, kâinatı dağıtacak. Çünki: Bir dakika, tesadüf birisini tevkif etse, mihverinden çıkmasına sebebiyet verir, başkaları ile müsademe etmesine yol açar. Küre-i Arzdan bin defa büyük cirmlerle müsademenin ne derece dehşetli olduğunu kıyas edebilirsin.

Səs yoxdur