Sözler | Lemeât | 712
(691-746)

Şu millet-i İslâm’ın felâket-i mâzisi, getirecek de elbet İslâm’ın âlemine saadet ve hürriyet. Olur geçen musibet,

İstikbalde telâfi. Üçü veren, üçyüzü kazandıran, etmiyor elbette hiç hasâret. Hâlini istikbâle tebdil eder, zîhimmet...

Zira ki şu musibet; hayatımız mâyesi olan şefkat, uhuvvet, tesânüd-ü İslâmî hârikulâde etti, inkişaf-ı uhuvvet

Tesri-i ihtizazı. Tahrib-i medeniyyet, deniyyet-i hâzıra sûreti değişecek, sistemi bozulacak; zuhur edecek o vakit,

İslâmî medeniyet. Müslümanlar bil’ihtiyar elbet evvel girecek. Müvazene istersen: Şer’in medeniyeti, şimdiki medeniyet

Esaslara dikkat et, âsârlara nazar et. Şimdiki medeniyet esâsâtı menfîdir. Menfî olan beş esas ona temel, hem kıymet.

Onlarla çarh kurulur. İşte nokta-i istinad: Hakka bedel kuvvettir.

Kuvvet ise, şe’nidir tecâvüz ve teâruz; bundan çıkar hıyânet.

Hedef-i kasdı, fazilet bedeline hasis bir menfaattır. Menfaatın şe’nidir tezahüm ve tehasum; bundan çıkar cinâyet.

Hayattaki kanunu, teâvün bedeline bir düstur-u cidâldir. Cidâlin şe’ni budur: Tenâzü’ ve tedâfü’; bundan çıkar sefâlet..

Akvamların beyninde râbıta-i esası: Âharın zararına müntebih unsuriyyet. Başkaları yutmakla beslenir, alır kuvvet.

Milliyet-i menfîye, unsuriyyet, milliyet; şe’ni olur daima böyle müdhiş tesadüm, böyle feci’ telâtum, bundan çıkar helâket.

Beşincisi şudur ki: Câzibedar hizmeti: Heva, hevesi teşci’, teshil-i hevesâtı, arzuları da tatmin; bundan çıkar sefâhet.

O heva, hem heves, şe’ni budur daima: İnsânı memsuh eder, sîreti değiştirir. Mânevî meshediyor, değişir insânîyyet.

Şu medenîlerden çoğunun, eğer içini dışına çevirirsen, görürsün: Başta maymunla tilki, yılanla ayı, hınzır. sîreti olur sûret.

Gelir hayâli karşına, postlarıyla tüyleri. İşte şununla görünür meydandaki âsârı. Zemindeki mevâzin mizanıdır şeriat...

Şeriattaki rahmet, semâ-i Kur’andandır. Medeniyet-i Kur’an esasları müsbettir. Beş müsbet esas üzere döner çarh-ı saadet.

Nokta-i istinadı; kuvvete bedel haktır. Hakkın dâim şe’nidir adâlet ve tevazün. Bundan çıkar selâmet, zâil olur şekavet.

Hedefinde menfaat yerine fazilettir. Faziletin şe’nidir muhabbet ve tecazüb. Bundan çıkar saâdet, zâil olur adâvet.

Hayattaki düsturu, cidal kıtâl yerine, düstur-u teâvündür. O düsturun şe’nidir ittihad ve tesânüd; hayatlanır cemâat.

Sûret-i hizmetinde, hevâ heves yerine hüdâ-yı hidâyettir. O hüdânın şe’nidir: İnsâna lâyık tarzda terakki ve refahet.

Ruha lâzım sûrette tenevvür ve tekâmül. Kitlelerin içinde cihetül-vahdeti de tardeder unsuriyet, hem de menfî milliyet.

Səs yoxdur