Sözler | Lemeât | 723
(691-746)
Niyet Gibi, Tarz-ı Nazar Dahi Adeti İbâdete Çevirir

Şu noktaya dikkat et; nasıl olur niyetle mübah âdât, ibâdât... Öyle tarz-ı nazarla fünun-u ekvan, olur maarif-i İlâhî...

Tedkik dahi tefekkür, yâni ger harfî nazarla, hem san’at noktasında “ne güzeldir” yerine “ne güzel yapmış Sâni’, nasıl yapmış o mâhi”

Nokta-i nazarında kâinata bir baksan, nakş-ı Nakkaş-ı Ezel, nizâm ve hikmetiyle lem’a-i kasd ve itkan, tenvir eder şübehi.

Döner ulûm-u kâinat, maârif-i İlâhî. Eğer mâna-yı ismiyle, tabiat nok- tasında, “zâtında nasıl olmuş” eğer etsen nigâhı,

Bakarsan kâinata, dâire-i fünunun daire-i cehl olur. Bîçare hakikatlar, kıymetsiz eller kıymetsiz eder. Çoktur bunun güvahı...

• • •

Böyle Zamanda Tereffühte İzn-i Şer’î Bizi Muhtar Bırakmaz

Lezâiz çağırdıkça “Sanki yedim” demeli. Sanki yedim düstur eden, bir mescidi yemedi. (*)

Eskide ekser İslâm filcümle aç değildi. Tena’uma ihtiyar bir derece var idi.

Şimdi ise, ekseri açlığa düştü kaldı. Telezzüze ihtiyar, izn-i Şer’î kalmadı.

Sevâd-ı âzam, hem ekseriyyet-i mâsumun maişeti basittir. Tegaddi besatetiyle onlara tâbi olmak

Bin kerre müreccahtır, ekalliyyet-i müsrife, ya bir kısım sefihe tegaddide tereffüh noktasında benzemek...

• • •

Zaman Olur ki, Adem-i Ni’met, Ni’mettir

Hâfıza bir ni’mettir. Fakat ahlâksız bir adamda musibet zamanında nisyan ona râcihtir.

Nisyan da bir ni’mettir. Yalnız her günün âlâmını çektirir, müterâkim olmuş âlâmı unutturur.

• • •

(*) İstanbul’da Sanki Yedim namında bir mescid var. “Sanki Yedim” diyen adam, hevesinden kurtardığı paralarla bina etmiş.

Səs yoxdur