Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 42
(30-149)

− İşte şimdi hakkiyle bizi tam ilzam ettiniz!

Sonra o hocalardan bir kısmı Molla Said’den ders almaya gelirler. Bundan sonra Mustafa Paşa, ahdettiği mavzer tüfeğini hediye eder ve namaz kılmaya başlar.

Molla Said, ilimdeki emsalsiz harika isti’dâdı derecesinde vücûdca da gâyet idmanlı ve kuvvetli idi. Güreş tutmaktan pek hoşlanırdı. Medreselerde bulunan umum talebelerle güreşirdi. Hiçbirisi güreşte bile onu mağlûp edemezdi.

Mustafa Paşa ile bir gün at yarışına çıkarlar. Fakat kasdî olarak Mustafa Paşa gâyet serkeş ve tâlimsiz ve hiç binilmemiş bir at hazırlanmasını emreder. Molla Said’e binmek için verir. (Allahu a’lem, attan düşüp ölmesini istemiş.) On altı yaşında bulunan Molla Said, serkeş atı biraz dolaştırdıktan sonra koşturmayı arzu eder. At, onun verdiği istikametden çıkarak başka bir istikamete doğru koşar. Var kuvvetiyle durdurmak ister ise de muvaffak olamaz. Nihayet çocukların bulunduğu yere gider. Cezîre ağalarından birisinin oğlu yol üstünde iken hayvan iki ayağını kaldırıp çocuğun omuzları arasına vurunca çocuk yere düşerek hayvanın ayakları altında çırpınmaya başlar. Nihayet etrafdan imdâda ulaşırlar. Çocuğu hareketsiz ölü sûretinde görünce Molla Said’i öldürmek isterler. Ağanın hizmetçileri hançerlerini çekince, Molla Said hemen rovelverine el atar ve adamlara hitaben:

− Hakîkata bakılırsa, çocuğu Allah öldürmüş; zâhire bakılırsa, at öldürmüş; sebebe bakılırsa, Kel Mustafa öldürmüş, çünkü bu atı bana o verdi. Durunuz, ben gelip çocuğa bakayım, ölmüş ise sonra muharebe edelim, diyerek atdan inerek çocuğu kucaklar; çocukta hareket görmeyince soğuk suyun içine batırıp çıkarır. Çocuk gülerek gözünü açar. Bunun üzerine bütün ahali mütehayyir kalırlar. Bu acib vak’a üzerine bir müddet Cezire’de kaldıktan sonra, talebesi Molla Salih ile bedevî arabların meskeni olan Biro’ya giderler. Orada biraz kalınca tekrar Mustafa Paşa’nın eskisi gibi zulme başladığını işitir, yanına gider ve ona nasihat eder, tehdit eder. Bir gün bir münakaşa arasında Mustafa Paşaya:

− Yine mi zulme başladın, seni Hak nâmına öldüreceğim! tehdidinde bulunur. Paşa’nın kâtibi ortaya atılır.

Səs yoxdur