Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 44
(30-149)

− Biz şimdiye kadar muhafızınız idik, bundan sonra hizmetçiniziz! derler (*).

Bitlis’de iken bir gün kendilerine vali ile bir kısım me’murların içki içtikleri ihbar olununca, hiddetlenerek:

− Bitlis gibi dindar bir memlekette hükümeti temsil eden bir zatın irtikâb ettiği bu muameleyi kabul edemem! Diyerek içki meclisine gider. Evvelâ içki hakkında bir Hadis-i Şerif okuduktan sonra pek acı sözler söyler; valinin vurdurmak için işaret etmesi ihtimaline binaen de bir elini rovelverinin bulunduğu yerde tutar. Fakat vali fevkalâde mütehammil ve hamiyetli bir zat olduğundan, kat’iyyen ses çıkarmaz. Oradan ayrılınca valinin yaveri Genç Said’e:

− Ne yaptınız? Söyledikleriniz, idamınızı mucibdir, der.

Genç Said:

− İdam hayalime gelmedi, hapis ve nefiy zannederdim. Her ne ise, bir münkeri defetmek için ölürsem ne zararı var? cevabında bulunur.

Oradan avdetinden bir iki saat sonra, iki polis vasıtasiyle vali kendisini istetir. Valinin odasına girerken; vali hürmet ve tâzimle genç Said’i karşılayarak, elini öpmek ister. İltifatla yer göstererek:

− Herkesin bir üstadı vardır. Sen de benim üstadımsın, der.

• • •

Genç Said, fıtraten, bir kanun altında yaşamayı ve harekâtının tahdit olunmasını sevmez, her halinde, her hareketinde gâyet serbest olmasını arzu eder ve dâima: “Ben, hürriyet ve serbestiyetimi hiçbir keyfî kanunla tahdit ettirmem.” derdi. Bunun içindir ki, ilk İstanbul’a teşriflerinde yine her kayıddan uzak kalmakta israr etmiş ve hayatının bütün safhalarında bu vaziyet müşahede edilmiştir.


(*): Bir gün Bediüzzamana soruldu:

− Kaydı nasıl açtın?

Dedi:

− Ben de bilmem. Fakat, olsa olsa namazın kerâmetidir.

Səs yoxdur