Tarihçe-i Hayat | İkinci Kısım - Barla Hayatı | 177
(150-214)
On Üçüncü Mektub


Aziz Kardeşlerim,

Hâl ve istirahatımı ve vesika için adem-i müracaatımı ve hâl-i âlem siyasetine karşı lâkaydlığımı pek çok soruyorsunuz. Şu sualleriniz çok tekerrür ettiğinden, hem mânen de benden sorulduğundan; şu üç suâle, Yeni Said değil, belki Eski Said lîsaniyle cevap vermeğe mecbûr oldum.

Birinci Suâliniz: İstirahatın nasıl? Hâlin nedir?

Elcevap: Cenâb-ı Erhamürrâhimîn’e yüzbin şükür ediyorum ki; ehl-i dünyanın bana ettiği enva’-ı zulmü, enva’-ı rahmete çevirdi. Şöyle ki :

Siyaseti terk ve dünyadan tecerrüd ederek bir dağın mağarasında âhireti düşünmekte iken, ehl-i dünya zulmen beni oradan çıkarıp nefyettiler. Hâlık-ı Rahîm ve Hakîm, o nefyi bana bir rahmete çevirdi. Emniyetsiz ve ihlâsı bozacak esbaba mâruz o dağdaki inzivayı, emniyetli ihlâslı Barla Dağlarındaki halvete çevirdi. Rusya’da esarette iken niyet ettim ve niyaz ettim ki, âhir ömrümde bir mağaraya çekileyim. Erhamürrâhimîn, bana Barlayı o mağara yaptı, mağara faidesini verdi. Fakat sıkıntılı mağara zahmetini, zaîf vücûduma yüklemedi. Yalnız Barla’da iki-üç adamda bir vehhamlık vardı. O vehhamlık sebebiyle bana eziyet verildi. Hatta o dostlarım, güya istirahatimi düşünüyorlar. Halbuki o vehhamlık sebebiyle hem kalbime, hem Kur’ânın hizmetine zarar verdiler. Hem ehl-i dünya bütün menfîlere vesika verdiği ve cânileri hapisten çıkarıp afvettikleri halde, bana zulüm olarak vermediler. Benim Rabb-ı Rahîmim, beni Kur’ânın hizmetinde ziyâde istihdam etmek ve

Səs yoxdur