Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 291
(281-398)

Hem yirmi senedenberi tahribkârane eşedd-i zulüm altında o derece ahlâk bozulmuş ve metânet ve sadâkat kaybolmuş ki; ondan, belki yirmiden birisine itimad edilmez. Bu acib hâlâta karşı, fevkalâde sebat ve metânet ve sadâkat ve hamiyet-i İslâmiye lâzımdır ; yoksa akîm kalır, zarar verir. Demek en hâlis ve en selâmetli ve en mühim ve en muvaffakıyetli hizmet, Risâle-i Nur şâkirdlerinin dâireleri içindeki kudsî hizmettir.

SAİD NURSÎ


* * *


Bu seneki Ramazan-ı Şerif; hem Âlem-i İslâm için, hem Risâle-i Nur Şâkirdleri için gâyet ehemmiyetli ve pek çok kıymetlidir. Risâle-i Nur Şâkirdlerinin “İştirak-i a’mâl-i uhreviye” düstûr-u esasiyeleri sırrınca, herbirisinin kazandığı mikdar -kardeşlerine aynı mikdar- defter-i a’mâline geçmesi, o düstûrun ve rahmet-i İlâhîyenin muktezâsı olmak haysiyetiyle, Risâle-i Nur dâiresine sıdk ve ihlâs ile girenlerin kazançları pek azîm ve küllîdir; herbiri binler hisse alır. İnşâallah, emvâl-i dünyeviyenin iştiraki gibi inkısam ve tecezzî etmeden, herbirisinin defter-i amel’ine aynı geçmesi; bir adamın getirdiği bir lâmba, binler âyinelerin her birisine, aynı lâmba inkısam etmeden girmesi gibidir. Demek, Risâle-i Nur’un sâdık şâkirdlerinden birisi, Leyle-i Kadr’in hakîkatını ve Ramazan’ın yüksek mertebesini kazansa, umum hakîki sâdık şâkirdler, sâhib ve hissedar olmak, vüs’at-i rahmet-i İlâhîyeden çok kuvvetli ümidvârız.

SAİD NURSÎ


* * *


Birinci Mes’ele: Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül göstermesine binâen dedim:

Səs yoxdur