Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 303
(281-398)

Azîz Sıddık Kardeşlerim,

Bu günlerde, Kur’ân-ı Hakîm’in nazarında îmandan sonra en ziyâde esas tutulan takva ve amel-i sâlih esaslarını düşündüm. Takvâ, menhiyattan ve günahlardan içtinâb etmek ve amel-i sâlih, emir dâiresinde hareket ve hayrat kazanmaktır. Her zaman def’-i şer, celb-i nef’a racih olmakla beraber, bu tahribat ve sefahet ve cazibedar hevesat zamanında, bu takvâ olan def’-i mefasid ve terk-i kebâir üssül-esas olup, büyük bir rüçhaniyet kesbetmiş. Bu zamanda tahribat ve menfi cereyan dehşetlendiği için takva, bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzları yapan, kebireleri işlemiyen kurtulur. Böyle kebair-i azîme içinde amel-i salihin ihlâsla muvaffakiyeti pek azdır. Hem az bir amel-i salih, bu ağır şerait içinde çok hükmündedir. Hem takva içinde bir nevi a’mel-i salih var. Çünkü bir haramın terki, vâcibdir; bir vâcibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var. Böyle zamanlarda -binler günahın tehacümünde- bir tek içtinâb az bir amelle yüzer günahın terkinde, yüzer vâcib işlenmiş olur. Bu ehemmiyetli nokta niyetiyle, takva nâmiyle günahdan kaçınmak kasdiyle, menfi ibâdetten gelen ehemmiyetli a’mâl-i sâliha’dır.

Risâle-i Nur şâkirdlerinin bu zamanda en mühim vazîfeleri, tahribata ve günahlara karşı takvayı esas tutup davranmak gerektir. Mâdem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimâîyede yüzer günah insana karşı geliyor! Elbette takva ile ve niyet-i içtinâb ile, yüzer amel-i salih işlemiş hükmündedir. Ma’lûmdur ki bir adamın bir günde harab ettiği bir sarayı, yirmi adam yirmi günde yapamaz. Ve bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lâzım gelirken, şimdi binler tahribatçıya mukabil, Risâle-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve te’siratı pek hârikadır. Eğer bu iki mütekabil kuvvetler bir seviyede olsaydı, onun tamirinde mu’cizevâri muvaffakiyet ve fütûhat görülecekti.

Ezcümle, hayat-ı içtimâîyeyi idare eden en mühim esas olan hürmet ve merhamet, gâyet sarsılmış. Ba’zı yerlerde, gâyet elîm; ve biçâre ihtiyarlar, peder ve vâlideler hakkında dehşetli neticeler veriyor. Cenâb-ı Hakk’a şükür ki, Risâle-i Nur, bu müdhiş tahribata karşı, girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamir ediyor.

Səs yoxdur