Tarihçe-i Hayat | Beşinci Kısım - Denizli Hayatı | 421
(399-452)

İslâmiyet düşmanları, Bediüzzaman Said Nursî ve Nur Talebelerini mahkemelere sevkederken, ortalığa korkular ve tehditler yayarlar, resmî makamlara bütün bütün uydurma ma’lûmatlar yazdırırlar, herkesi Bediüzzaman ve Risâle-i Nurdan uzaklaştırmak için uğraşırlar, Nur Talebelerinin aralarına fesad sokarak tesanüdlerini bozmak için entrikalar çevirirler.

Bediüzzaman Said Nursî, Nur Talebelerinin menfî propagandalara aldanmamaları.. ve hem de Nur Talebelerinin, sevgili Üstadlariyle görüşmek iştiyakı şiddetli olduğundan bu ruhî ihtiyacı tatmin için, sâir zamanlarda olduğu gibi, Denizli hapsinde de yazdığı mektublardan bir kısmını buraya dercediyoruz. Hapishânelerde yazılan mektub ve eserleri Nur Talebeleri gizlice Üstadlarından getirmeyi te’min ederler. Zîra Hazret-i Üstad, her hapishânede tecrid-i mutlak içinde bırakılmış ve başkalariyle görüşmesi yasak edilmiştir!

* * *

“Bu Fıkra Bir Casus Vasıtasiyle Resmî Memurların Eline Geçtiği için Lâhikaya Girmiştir.”


Ramazan-ı Şerifden birgün evvel, gizli zındık düşmanlarım tarafından verildiğine kuvvetli ihtimal verdiğimiz -doktorun tasdikiyle- bir zehirin hastalığıyle hararetim kırk dereceden geçmeye başlamış iken, Kastamonu’da adliye müddeiumûmîleri ve taharrî komiserleri, menzilimi taharrî etmeye geldiler. Ben, o dakikadan sonra, başıma gelen dehşetli taarruzu, bir hiss-i kablelvuku ile anlıyarak ve “Şiddetli zehirli hastalığım dahi ölüme gidiyor.” diye Isparta Vilâyetinde kıymetdar kardeşlerimin kucaklarında teslim-i ruh edip o mübârek toprakta defnolmamı, kalben niyaz ettim. Hizbül-Ekberül-Kur’ân’ı açtım. Birden bu Âyet-i Kerime


karşıma çıktı, “Bana bak!” dedi. Ben de baktım, üç kuvvetli emâre ile ma’na-yı işarî bana ve bize teselli veriyor.

Səs yoxdur