Meyve Risalesi | Onuncu Mesele | 103
(101-129)

hem umum nev’-i beşer ve benî âdemin bütün asırlarda irşadlarının gayet vüs’atli makamından, hem dünya ve âhiretin arz, ve semâvâtın, ezel ve ebedin ve Hâlik-ı Kâinatın rubûbiyyetine ve bütün mahlûkatın tedbirine dair kavânin-i İlâhiyyenin gayet yüksek ihâtalı beyânatının makamından aldığı vüs’at ve ulviyet ve ihâta cihetiyle o hitap, öyle bir yüksek i’cazı ve şümûlü gösterir ki, ders-i Kur’an’ın muhataplarından en kesretli taife olan tabaka-ı âvamın basit fehimlerini okşıyan zâhirî ve basit mertebesi dahi, en ulvî tabakıyı da tam hissedar eder. Güya kıssadan yalnız bir hisse ve bir hikâye-i tarihiyeden bir ibret değil, belki bir küllî düsturun efradı olarak her asra ve her tabakaya hitap ederek, taze nazil oluyor ve bilhassa çok tekrar ile deyip tehditleri ve zulümlerinin cezası olan musibet-i semâviye ve arziyeyi şiddetle beyanı, bu asrın emsalsiz zulümlerine Kavm-i Âd ve Semûd ve Firav‎unun başlarına gelen azablarla baktırıyor ve mazlûm ehl-i îmâna ve İbrahim ve Mûsa (Aleyhimüsselâm) lar gibi enbiyânın necatlarıyle teselli veriyor.

Ses Yok