Meyve Risalesi | Onuncu Mesele | 123
(101-129)

Hattâ o nurun, herkes ve her ehl-i îmân gibi benim hakkımda milyon feyzinden yalnız o vakitte, o vaziyete temas eden imdat ve tesellisi için Zât-ı Muhammediyeye(A.S.M) karşı ebediyyen minnettar oldum. Şöyle ki:

Ol nazar-ı gaflet, o mübarek nâzeninleri; vazifesiz, neticesiz, bir mevsimde görünüp, hareketleri neş’eden değil, belki güya ademden ve firaktan titriyerek hiçliğe düştüklerini göstermekle, herkes gibi bendeki aşk-ı beka ve hubb-u mehâsin ve şefkat-i cinsiye ve hayatiyeye medar olan damarlarıma o derece dokundu ki, böyle dünyayı bir mânevi cehenneme ve aklı bir tâzib âletine çevirdiği sırada, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın beşere hediye getirdiği nur perdeyi kaldırdı; îdam, adem, hiçlik, vazifesizlik, abes, firak yerlerinde o kavakların herbirinin yaprakları adedince hikmetleri ve mânaları ve Risale-i Nur’da isbat edildiği gibi, üç kısma ayrılan neticeleri ve vazifeleri var, diye gösterdi.

Birinci Kısım: Sâni-i Zülcelâl’in esmâsına bakar. Meselâ: Nasıl bir usta hârika bir makineyi yapsa; herkes o zâta "Mâşâallah, Bârekâllah" deyip alkışlar.

Ses Yok