Asâ-yı Mûsa | Dördüncü Mesele | 20
(20-21)
Dördüncü Mes’ele

Yine Gençlik Rehberi’nde îzahı var:

Bir zaman bana hizmet eden kardeşlerim tarafından sual edildi ki: “Küre-i arzı herc ü merce getiren ve İslâm mukadderatiyle alâkadar olan bu dehşetli harb-i umûmîden elli gündür (şimdi yedi seneden geçti aynı hâl) (*) hiç sormuyorsun ve merak etmiyorsun? Halbuki bir kısım mütedeyyin ve âlim insanlar, cemâati ve câmii bırakıp radyo dinlemeğe koşuyorlar. Acaba bundan daha büyük bir hâdise mi var? Veya onunla meşgul olmanın zararı mı var?” dediler. Cevaben dedim ki:

Ömür sermayesi pek azdır. Lüzumlu işler pek çoktur. Birbiri içinde mütedâhil dâireler gibi, her insanın kalb ve mide dâiresinden ve cesed ve hâne dâiresinden, mahalle ve şehir dâiresinden ve vatan ve memleket dâiresinden ve küre-i arz ve nev-i beşer dâiresinden tut tâ zîhayat ve dünya dâiresine kadar, birbiri içinde dâireler var. Herbir dâirede, herbir insanın bir nev’i vazifesi bulunabilir. Fakat en küçük dâirede, en büyük ve ehemmiyetli ve dâimî vazife var. Ve en büyük dâirede en küçük ve muvakkat arasıra vazife bulunabilir. Bu kıyas ile -küçüklük ve büyüklük mâkûsen mütenâsib vazifeler bulunabilir. Fakat büyük dâirenin câzibedarlığı cihetiyle küçük dâiredeki lüzumlu ve ehemmiyetli hizmeti bıraktırıp lüzumsuz, mâlâyâni ve âfâkî işlerle meşgul eder. Sermâye-i hayatını boş yerde imhâ eder. O kıymetdar ömrünü kıymetsiz şeylerde öldürür. Ve ba’zan bu harb boğuşmalarını merak ile ta’kib eden, bir tarafa kalben tarafdar olur. Onun zulümlerini hoş görür. Zulmüne şerik olur.

Birinci noktaya cevab ise: Evet, bu cihan harbinden daha büyük bir hâdise ve bu zemîn yüzündeki hâkimiyet-i âmme da’vasından daha ehemmiyetli bir da’va, herkesin ve bilhassa Müslümanların başına öyle bir hâdise ve öyle bir da’va açılmış ki: Her adam, eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa, o tek da’vayı kazanmak için bilâtereddüd sarfedecek.

İşte o da’va ise, yüz bin meşahir-i insaniyenin ve hadsiz nev’-i beşerin yıldızları ve mürşidlerinin müttefikan, kâinat sâhibinin ve mutasarrıfının

-------------------------------
(*)Parantez içindeki not,1946 senesine aittir.

Dinle
-