Zühretunnur | Onyedinci Lemanın Onikinci Notası | 205
(197-207)

Isparta Nur ve Gül Fabrikaları manasında bir şerefi taşıyordu. Ben kendi evimde, ailem ve kızlarımla senelerce mütemadiyen Nur Risalelerini yazdık. Hattâ Isparta’nın bir köyünde bine yakın kalem yıllarca Nurların istinsahında çalıştı. Bunları arzetmekten maksadım şudur: Bu ağır şartlar altında bizim çoluk ve çocuğumuzla Risale-i Nur’un hizmetinde çalışmamız ve üç büyük hapislere girmemiz ve mahkemelere sevkedilmemiz ve neticede devam eden sebat ve metanetimiz, acaba hangi dünyevî menfaat veya şahsî nüfuz temini gibi bir sâikin neticesi olabilir? Bahanelerle müfteriler bize ilişmesinler. Biz serapa iman hakikatleri mecmuası olan Risale-i Nur’un hizmetiyle bu vatan ve millete ve nesl-i âtiye pek büyük faide verecek, dünya ve ukbada menfaatlar getirecek kudsî bir hizmette çalıştığımıza kat’iyyen şübhe etmiyoruz. Biz ancak binüçyüz küsur sene evvel tulû’ eden İslâmiyet güneşinin etrafında, o saadet güneşinin, o hidayet nurunun hademeliğinde âciz bir ümmet olarak bulunuyoruz.

Muhterem hey’et-i hâkime!

Mahkemelerin müteaddit beraet kararları ve ehl-i vukufların lehteki raporlarıyla kanunî suç mahiyeti aslâ bulunmayan ve bütün âlim ve mütefekkirlerin takdir ve senalarına ve umum mü’minlerin de kabulüne mazhar olan Risale-i Nur’a bilmeden, okumadan leke sürmek isteyen, hattâ bir ecnebinin dahi insaniyet damarı ve haysiyetiyle hürmet etmesi iktiza eden müellifine ve eserlerine, vatan ve millet düşmanlığı tarzında zehir akıtanlara karşı cevabî tekzibi suç addetmek, ancak Risale-i Nur’un aleyhinde kalem oynatanların hükümlerini kabul etmekle mümkündür.

Ses Yok