İnşâallah o bir dahi, bizi mecruh ve yaralı etmeyecek. Ve düşündükleri ve kasdettikleri, bizi birbirinden ve Nur’lardan kaçırmak plânları dahi akîm kalacak. Bu mübârek ayların hürmetine ve pekçok sevap kazandırmalarına îtimaden, sabr ve tahammül içinde şükür, tevekkül etmek ve
düstûruna teslim olmak elzemdir, vazîfemizdir.
SAİD NURSÎ
Aziz Sıddık Kardeşlerim Ve Bu Dünyada Medar-ı Tesellilerim Ve Hakîkatın Hizmetinde Yorulmaz Arkadaşlarım,
Bu mübârek aylarda ve sevabı ziyâde bu çilehânede mümkün olduğu kadar bir meşgale-i Kur’âniye ve Nuriye ile sıkıntılı vaktiniz sarfedilse, çok faideleri var. Sıkıntı hafifleştiği gibi, kıymetdar kalb ve ruhun ferahlarına medar, sevabı yüksek bir ibâdet, o Nurlarla îman cihetinde iştigal, hem tefekkürî bir ibâdet, hem “İhlâs Risâlesi” nin âhirinde yazıldığı gibi beş vecihle bir nevi ibâdet sayılabilir. Ben, bu günlerde, kısmen müdafaatla zihnen meşgûliyetimden teessüf ederken kalbe geldi ki: “O iştigal dahi ilmîdir; hakâik-i îmaniyenin neşrine ve serbestiyetine bir hizmettir ve bu cihetde bir nevi ibâdettir.” Ben de sıkıldıkça, yüz def’a temaşa ettiğim Nur mes’elelerini, yine zevkle tekrar mütalâaya başlıyorum. Hatta, müdafaatları dahi Nurun ilmî risâleleri gibi görüyorum. Eskiden bir kardeşimiz bana demişti: “Ben, otuz def’a Onuncu Sözü okuduğum halde, yine tekrar ile okumasına iştiyak ve ihtiyaç hissediyorum.” ve bundan bildim ki, Kur’ânın mümtaz bir hassası olan usandırmamak; Kur’ân hakîkatlarının bir ma’kesi, bir ayinesi, bir hakîkatlı tefsiri olan Nur Risâlelerine de in’ikas etmiş bulunuyor.
SAİD NURSÎ