Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 716
(612-740)

Bu mektubumdan sonra, size mühim bir mektup yazacağım ve bunda, niçin Üstadın İslâm Dünyasının en büyük din şahsiyeti olduğu ve bunun gibi hiçbir adam, ne Endonezya, ne Hind-Pak Yarımadası, ne Arab ve ne de Afrika’da çıkmadığı gösterilecek.

Ey Nurcu dostlarım! Türk-Pakistan dostluğu için çalışınız, komünistlerden âgâh olunuz. İftihar ederiz ki, Türkiye ile Pâkistan, Bağdat Paktı muahedesinde şeriktir. Yolumuz İslâmîdir, ne Arabcılık, ne İrancılık...

Geçen ay, Seyyid Ali Ekber Şah beni çağırdı, bu zat 1950 de Üstadımızı görmüş, bana çok iyi ma’lûmat verdi. O, makalelerle de Üstadı tanıtmış ve Yahudiler aleyhinde yazmıştır. Bu zat, Üstada selâmlar ve talebelere duâlar ediyor ve diyor ki: “Ben iki adamın te’siri altında kaldım: Biri Mevlânâ, diğeri de Said Nursî.”

M. SABİR


* * *

M. Sabir’in Diğer Bir Mektubu

...

Bir habere göre, Menderes Hükümeti, Âlem-i İslâmın ve dünyanın büyük mütefekkiri olan Hazret-i Üstad Said Nursî’nin çok mühim İslâmî eserleri olan Risâle-i Nur’un neşri için emir vermiş. Bu haberden, Pakistan’lı din yolunda çalışan adamlar büyük bir sevinç içinde kalmıştır. Bu neşir münâsebetiyle, Hazret-i Said Nursî’yi, talebelerini ve Türk din kardeşlerimizi ruh u canımızla tebrik eder, milleti zulüm ve istibdâd ve dinsizlikten kurtaran başta Menderes olmak üzere bütün Demokratlara teşekkür ederim.

Bu hareketten dolayı, Türk Milleti aleyhinde yapılan haricî propagandalar kırılacak ve Âlem-i İslâmın, Türkiye’ye olan eski muhabbeti yeniden vücut bulacaktır. Ben, bir Pakistanlı Müslüman, Türkiye’ye hiç gitmedim, Said Nursî’yi görmedim, lâkin İstanbul Üniversitesi Nur talebelerinin neşrettikleri kitaplardan ba’zı parçaları mütalâa ederek, hakîki, ruhanî bir lezzet hissettim. Ve şimdi, bu uzak diyarda bir Nur şâkirdi oldum.

Dinle
-