Eğer denilse: Şimdiye kadar Avrupa’yı galib ettiren sebeb, bundan sonra neden etmesin?
Cevab: Bu kitabın mukaddemesini mütâla’a et. Sonra buna da dikkat et. Sebeb-i terakkisi, herşeyi geç almak ve geç de bırakmak ve metanet etmek şe’ninde olan bürudet-i memleket ve mekân ve meskenin darlığı ve sâkinlerin kesretinden neş’et eden fikr-i marifet ve arzuyu san’at ve deniz ve maden ve sâir vesaitin müsaadesiyle hasıl olan teavün ve telahuk idi. Fakat şimdi tekemmülü vesait-i nakliye ile âlem bir şehr-i vâhid hükmüne geçtiği gibi, matbuat ve telgraf gibi vesait-i muhabere ve müdavele ile ehl-i dünya bir meclisin ehli hükmündedir. Velhasıl: Onların yükleri ağır, bizimki hafif olduğundan yetişip geçeceğiz. Eğer tevfik refik ola...
Asya’nın bahtını, İslâmiyetin taliini açacak yalnız meşrutiyet ve hürriyettir. Fakat şerîat-ı garranın terbiyesinde kalmak şartıyla...
Tenbih: Mehâsin-i medeniyet denilen emirler, şerîatın başka şekle çevrilmiş birer mes’elesidir...
Bir kelâmda, her fehme gelen şeylerde mütekellim muahaze olunmaz. Zîra mesûk-u lehülkelâmdan başka mefhumlar irâde ile deruhde eder. İrade etmezse, itab olunmaz. Fakat garaz ve maksada mutlaka zâmindir. Fenn-i beyânda mukarrerdir: Sıdk ve kizb, mütekellimin kasd ve garazının arkasında gidiyorlar. Demek maksud ve mesâk-ı kelâmda olan muahaze ve tenkid mütekellime âittir. Fakat kelâmın müstetbeatı ta’bir olunan telvihat ve telmihatında ve suver-i maânî ve tarz-ı ifade ve maânî-i ûlâ ta’bir olunan vesail ve üslûb garazında olan günah ve muahaze; mütekellimin zimmetinde değil, belki örf ve âdete ve kabulü umûmîye âittir.