Asıl ecrâmı nazm ve rabt ile yüklenmiş olan âlemde cârî ve lafzen ve ıstılahen cazibe-i umûmîye ile müsemma olan âdâtullahın kanunu o burçlarda temerküz ve tahassül ettiğinden, “Arz burçlar üstündedir” olan ta’bir-i hakîmane caizdir. Bu mahmil, hikmet-i cedide nokta-i nazarındadır. Zîra hikmet-i atîka burçları semada, hikmet-i cedide ise medâr-ı arzda farz etmişlerdir. Bu te’vil yeni hikmetin nazarında büyük bir kıymeti tazammun eder.
Hem de mervidir: Sual taaddüd etmiş. Bir kerre “Hut üstündedir.” Demek bir aydan sonra “Sevr üstündedir” denilmiştir. Yâni fezayı gayr-ı mahdudenin her tarafında münteşir olan mezbur kanunun huyût ve eşi’alarının nokta-i mihrakıyesi olan Hut Burcu’nda temerküz ettiğinden, küre-i arz Delv Burcu’ndan koşup Hut’taki tedelli eden kanunu tutup, şecere-i hilkatin bir dalıyla semere gibi asıldı. Veyahut kuş gibi kondu. Sonra tayyar olan yer, yuvasını Burc-u Sevr üstünde yapmış demektir. Bunu bildikten sonra insafla dikkat et! Beşinci Mukaddeme’nin sırrıyla ehl-i hayalin ihtirakerdesi olan kıssa-i acibe-i meşhurede acaba hikmet-i ezeliyeye isnad-ı abesiyet ve san’at-ı İlâhîyede isbat-ı israf ve bürhan-ı Sâni’ olan nizam-ı bedii ihlâl etmekten başka ne ile tevil olunacaktır? Nefrin, hezârân nefrin, cehlin yüzüne...
İşâret: Ma’lûmdur, bir şeyin mâhiyetinin keyfiyetini bilmek başkadır, o şeyin vücûdunu tasdik etmek yine başkadır. Bu iki noktayı temyiz etmek lâzımdır. Zîra çok şeylerin asıl vücûdu yakîn iken, vehim onda tasarruf ederek tâ imkândan imtina’ derecesine çıkarıyor. İstersen Yedinci Mukaddeme’den sual et; sana “neam” cevabı verecektir. Hem de çok şeylerin metinleri kat’i iken delâletlerinde zunûn tezahüm eylemişlerdir. Belki “Murad nedir” olan sualinin cevabında efham, mütehayyir olmuşlardır. İstersen On Birinci Mukaddeme’nin sadefini aç. Bu cevheri bulacaksın.