Muhakemat | Üçüncü Makale | 127
(90-137)

Müterettibe ve müteavine ve müteselsiledirler. Evet müteahhirin in’ikadı, mütekaddimin teşekkülüne vâbestedir. Demek mukaddem olan fen, ulûm-u mütearifenin derecesine gelecek; sonra müteahhirine mukaddeme olabilir.

Bu sırra binâendir ki: Şu zamanda temahhuz-u tecarüble satha çıkıp ve tevellüd etmiş olan bir fennin faraza on asır evvel bir adam tefhim ve ta’limine çalışsa idi, mağlata ve safsataya düşürmekten başka birşey yapamazdı. Meselâ, denilse idi: “Şemsin sükûnuyla arzın hareketine ve bir katre suda bir milyon hayvânâtın bulunduklarına temâşâ edin, tâ Sâni’in azametini bilesiniz.” Cumhur-u avam ise; hiss-i zâhir veya galat-ı hissin sebebiyle hilaflarını zarûri bildikleri için ya tekzib veya nefislerine mugalata veya mahsus olan şeye mükâbere etmekten başka ellerinden birşey gelmezdi. Teşviş ise; bahusus onuncu asra kadar, minhac-ı irşâda büyük bir vartadır. Ezcümle; sathiyet-i arz ve deveran-ı şems onlarca bedihiyat-ı hissiyeden sayılırdı.

Tenbih: Şu gibi mes’eleler, müstakbeldeki nazariyata kıyas olunmaz. Zîra müstakbele âid olan şeylere hiss-i zâhir taalluk etmediği için iki ciheti de muhtemeldir. İtikad olunabilir. İmkân derecesindedir. İtminan kabildir. Onun hakk-ı sarihi tasrih etmektir. Lâkin hîna ki hissin galatı bizim “ma nahnü fih”imizi imkân derecesinden bedahete, yâni cehl-i mürekkebe çıkardı. Onun nazar-ı belâgatta hiç inkâr olunmaz olan hakkı ise; ibham ve ıtlaktır. Tâ, ezhan müşevveş olmasınlar. Fakat hakîkata telvih ve remz ve îma etmek gerektir. Efkâr için kapıları açmak, duhûle davet etmek lâzımdır. Nasılki Şerîat-ı Garra öyle yapmıştır.

Yahu.. ey birader! İnsaf mıdır, taharri-i hakîkat böyle midir ki: Sen irşâd-ı mahz ve ayn-ı belâgat ve hidâyetin mağzı olan şeyi, irşâda münafî ve mübayin tevehhüm edesin? Ve belâgatça ayn-ı kemâl olan şeyi noksan tahayyül edesin? Ya eyyühel hoto! Acaba senin zihn-i sakîminde belâgat o mudur ki, ezhanı tağlit ve efkârı teşviş ve muhitin müsaadesizliği ve zamanın adem-i i’dadından ezhan müsta’id olmadıkları için ukûle tahmil edilmeyen şeyleri teklif etmektir? Kellâ.

Ses Yok