Müdafalar | Müdafalar | 115
(1-190)
Bediüzzaman'ı ve Risale-i Nur'u her yeni tanıyan müdrik ve takdirkâr kimseler, daha evvel tanımadıklarına binler teessüf edip kaybettikleri zamanları telâfi edebilmek için müsait vakitlerini boşa sarfetmeyerek, beş dakikalık bir zamana dahi ehemmiyet verip, geceli gündüzlü Risale-i Nur'a çalışmağa başlıyorlar. Bu rağbet ve şiddetli alâka hiçbir psikolog, sosyolog ve feylesofun eserinde görülmemiştir. Onlardan ancak tahsilli kimseler istifade edebilmişlerdir. Bir ortaokul çocuğu veya okumasını bilen bir kadın, büyük bir feylesofun eserini okuduğu zaman istifade edememiştir. Fakat Risale-i Nur'dan herkes derecesine göre istifade etmektedir. Bunun için, sizlerin Bediüzzaman ve Risale-i Nur Şâkirdlerine vereceğiniz beraet kararını bütün bir millet bekleşiyor. Eğer Said Nursî, talebelerine musibet zamanında sabır ve tahammül ve itidâl telkin etmemiş olsa idi; gönüllü alay kumandanı olarak harbe iştirak ettiği zaman topladığı talebeleri gibi hürmetkâr olan binler Risale-i Nur Şâkirdleri, Afyon tepelerinde kuracakları çadırlar içerisinde, Afyon Ağır Ceza Mahkemesinin beraet kararını bekleyeceklerdi. Said Nursî ve Risale-i Nur Şâkirdlerinin çalışmalarını, kanun çerçevesine alınıp gizli cemiyet olduğu isbat edilemiyor. Neden isbat edilemiyor? Acaba vukuflu bir adliyeci olmakla baş müdde-i umumiliğe kadar yükselen bir şahıs, bu isbatı kanunla yapmaktan âciz midir? Hayır, kat'iyen âciz değildir. Ortada gizli bir cemiyet diyecek bir teşkilât yoktur. Ve onun için cemiyetçilik isbat edilemiyor. Savcının evvelen : "Nur Talebeleri bir cemiyet değildir." diye kanun dairesindeki tam görüş ve isabetle verdiği hükmü, biraz sonra her nedense "cemiyettir." diye iddia etmesi bir tenakuzdur. Elbette hükümsüzdür. Hey'et-i Hâkimenin gayet açık olan bu hakikatı idrak ederek "Gizli cemiyet yoktur." diye karar vereceğinden emin bulunmaktayız.
Sayın Hâkimler! Teessür ve ıztırap karşısında kalbden bir parça kopsa idi, bir genç dinsiz olmuş haberi karşısında o kalbin atom zerratı adedince param parça olması lâzım gelir.
İşte sizin vereceğiniz beraet kararı; İslâm gençliğinin, İslâm dünyasının bu dehşetli âfetten tesirli bir şekilde kurtulmasına sebep olacaktır. Ve beni Bediüzzaman ve onun eserlerine kopmaz bir bağla bağlayan saikden biri de budur.
Risale-i Nur'un serbestiyetine vereceğiniz beraet kararı, bütün Türk gençliğini ve bütün müslümanları dinsizlik fecaatinden kurtaracaktır. Zira yüksek hakikatlar hazinesi olan Risale-i Nur, hiç şeksiz ve şüphesiz elbette bir gün olup bütün dünya âleminde tanınacaktır.
Bu itibarla sizler insanlığın takdirine mazhar olacaksınız. Sizin vereceğiniz beraet kararı; hâl ve istikbâlde nesilleri minnetdâr ve müteşekkir edecek ve Risale-i Nur okunup azim faidelere nail olundukça takdirle yâdedileceksiniz.
Sakın zannetmeyiniz ki; samimi olarak söylediğim bu sözlerimle riyâkârlık yapılıyor. Asla ve kat'iyyen!.. Çünkü Bediüzzaman'ın mahkemesinde hiçbir kimseden korkmuyorum, çekinmiyorum.
Yalnız pek kısa olarak müsaadenizle şu kadarcık arz ediyorum ki: Savcı, bu mübarek vatanda masonluk, komünistliği fevkalâde faikiyetle önlemek çaresi olan ve önlemekte olan Risale-i Nur'a ve müellifine ve okuyucularına öyle şe'nî ithamlarda bulunmakta devam eder ve o tamamen hatalı ithamlarından vazgeçmezse, hissiyata kapılarak aleyhdarlık ederse; komünistlik ve farmasonluğu desteklemiş olur ve ithamlara hakiki hedef olan muzır dinsizlerin türemesine yardım etmiş olur. Konyalı Zübeyir Gündüzalp "Bin bârekallah! Eski zaman fedakâr kahramanları gibi söylemiş."
Said Nursî
(Mustafa Sungur'un Müdafaasıdır.)
Afyon Ağır Ceza Mahkemesine
İddia makamı, benim de Nurcular cemiyetine dahil olup halkı hükümet aleyhine teşvik ettiğim iddiasıyla cezalandırılmamı istiyor.
Evvelâ : Nurcular cemiyeti diye bir cemiyet yoktur. Ve ben böyle bir cemiyete mensup değilim. Ben binüçyüzelli seneden beri her asırda üçyüzelli milyon mensupları bulunan ve kâinatın medar-ı iftiharı olan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın kurduğu muazzam ve nuranî ve bütün insanlık için ebedî saadet ve selâmeti müjdeleyen kudsî ve İlâhî İslâmiyet cemiyetine mensubum. Elhamdülillâh onun evâmir-i kudsiyesine de bütün kuvvetimle itaat etmeğe azmetmişim.
Talebeliği, hakkımda bir suç sayılan Risale-i Nur ise, bana dinî ve îmanî vazifelerimi öğreten ve İslâmiyetin en yüce ve en mukaddes bir din ve beşerin yegâne medar-ı saadeti olduğunu ve Kur'an ise bütün varlıkların sahibi, her yerde hâzır, nâzır; zerrelerden yıldıızlara, güneşlere kadar bütün mevcudat idare-i ezeliyesinde bulunan Zât-ı Zülcelal'in bir emr-i İlâhisi, Ezel ve Ebed ve bütün hâdisat ihâta-i nazarında bir eser-i mu'cizânesi.. ve Kur'an, bütün kitapların fevkinde kırk vecihle mu'cize ve saadet-i ebediyeyi nev'-i beşere müjdelemesiyle müştakları ebediyen kendilerine minnettar kılan şems-i Sermedî'nin bir mukaleme-i ezeliyesi.... ve Resûl-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm, Hâlık-ı kâinat tarafından gönderilmiş, bütün hal ve ahvaliyle bütün insanların en ekmeli, en sâdık ve en yücesi ve kemalâtça en yükseği ve getirdiği İslâmiyet nuriyle insanlara en büyük müjdeyi ve en kudsî teselliyi bahşeden ve ondört asrı ve beşerin beşten birisini saltanat-ı mâneviyesinde idare eden ve binüçyüz yıldan beri gelen bütün ümmetin kazandığı sevabın bir misli onun defter-i hasenatına geçen ve kâinatın sebeb-i vücudu, habibullah olduğunu; hem âhiret, cennet ve cehennemin kat'iyen hak ve muhakkak olduğunu harika bürhanlarla ve parlak hüccetlerle isbat eden bir mu'cize-i Kur'anîdir.Risale-i Nur ise, kelime ve cümleleriyle, Nur-u Kur'an'dan ve Nur-u Muhammedî'den (A.S.M.) gelen ezelî ve ebedî bir Nur olduğuna şehadet ediyor.
O da Kur'an'a mensubiyeti ve has bir tefsiri cihetiyle ve bu itibarla semavîdir, arşîdir. İşte halkı hükümet aleyhine teşvik edici zannedilen Risale-i Nur, bütün Sözler'i, bütün Lem'a, ve Şuâ'ları ve bütün Mektubat'ıyla hakaik-ı İlâhiye ve desâtir-i İslâmiyeyi ve esrar-ı Kur'aniyeyi ders veriyor. Acaba böyle muhterem ve çok yüksek ve ahlâk ve faziletli ve hakâik-ı imaniyeyi kat'i ders veren Risale-i Nur'u okumak ve O'nun ebedî saadetler bahşeden yazılarını istinsah etmek veya bir mü'minin istifadesi için iman cihetinde ona hizmet etmek bir suç mudur? Halkı hükümet aleyhine teşvik midir? Ve böyle mübarek ve muazzam bir eserin müellifi ve kemâlat-ı insaniyenin zirve-i bâlâsında, en yüksek bir mertebe-i imân ve ahlâk ve faziletle mücehhez bir Nur âbidesini ziyaret ve bu asırda iyilik ve doğruluk ve sarsılmaz îman ve itikadlarıyla İslâmiyet şerefini ve Kur'an'ın hakaikını koruyan ve yükselten ve Allah'ın rızasını kazanmaktan başka gayeleri olmayan Risale-i Nur Talebeleriyle iman ve Kur'an yolunda kardeşlik peyda etmek bir cemiyet kurmak mıdır? Acaba hangi temiz ve âdil vicdanlar buna ceza verebilir?
Sayın Hâkimler! Teessür ve ıztırap karşısında kalbden bir parça kopsa idi, bir genç dinsiz olmuş haberi karşısında o kalbin atom zerratı adedince param parça olması lâzım gelir.
İşte sizin vereceğiniz beraet kararı; İslâm gençliğinin, İslâm dünyasının bu dehşetli âfetten tesirli bir şekilde kurtulmasına sebep olacaktır. Ve beni Bediüzzaman ve onun eserlerine kopmaz bir bağla bağlayan saikden biri de budur.
Risale-i Nur'un serbestiyetine vereceğiniz beraet kararı, bütün Türk gençliğini ve bütün müslümanları dinsizlik fecaatinden kurtaracaktır. Zira yüksek hakikatlar hazinesi olan Risale-i Nur, hiç şeksiz ve şüphesiz elbette bir gün olup bütün dünya âleminde tanınacaktır.
Bu itibarla sizler insanlığın takdirine mazhar olacaksınız. Sizin vereceğiniz beraet kararı; hâl ve istikbâlde nesilleri minnetdâr ve müteşekkir edecek ve Risale-i Nur okunup azim faidelere nail olundukça takdirle yâdedileceksiniz.
Sakın zannetmeyiniz ki; samimi olarak söylediğim bu sözlerimle riyâkârlık yapılıyor. Asla ve kat'iyyen!.. Çünkü Bediüzzaman'ın mahkemesinde hiçbir kimseden korkmuyorum, çekinmiyorum.
Yalnız pek kısa olarak müsaadenizle şu kadarcık arz ediyorum ki: Savcı, bu mübarek vatanda masonluk, komünistliği fevkalâde faikiyetle önlemek çaresi olan ve önlemekte olan Risale-i Nur'a ve müellifine ve okuyucularına öyle şe'nî ithamlarda bulunmakta devam eder ve o tamamen hatalı ithamlarından vazgeçmezse, hissiyata kapılarak aleyhdarlık ederse; komünistlik ve farmasonluğu desteklemiş olur ve ithamlara hakiki hedef olan muzır dinsizlerin türemesine yardım etmiş olur. Konyalı Zübeyir Gündüzalp "Bin bârekallah! Eski zaman fedakâr kahramanları gibi söylemiş."
Said Nursî
(Mustafa Sungur'un Müdafaasıdır.)
Afyon Ağır Ceza Mahkemesine
İddia makamı, benim de Nurcular cemiyetine dahil olup halkı hükümet aleyhine teşvik ettiğim iddiasıyla cezalandırılmamı istiyor.
Evvelâ : Nurcular cemiyeti diye bir cemiyet yoktur. Ve ben böyle bir cemiyete mensup değilim. Ben binüçyüzelli seneden beri her asırda üçyüzelli milyon mensupları bulunan ve kâinatın medar-ı iftiharı olan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın kurduğu muazzam ve nuranî ve bütün insanlık için ebedî saadet ve selâmeti müjdeleyen kudsî ve İlâhî İslâmiyet cemiyetine mensubum. Elhamdülillâh onun evâmir-i kudsiyesine de bütün kuvvetimle itaat etmeğe azmetmişim.
Talebeliği, hakkımda bir suç sayılan Risale-i Nur ise, bana dinî ve îmanî vazifelerimi öğreten ve İslâmiyetin en yüce ve en mukaddes bir din ve beşerin yegâne medar-ı saadeti olduğunu ve Kur'an ise bütün varlıkların sahibi, her yerde hâzır, nâzır; zerrelerden yıldıızlara, güneşlere kadar bütün mevcudat idare-i ezeliyesinde bulunan Zât-ı Zülcelal'in bir emr-i İlâhisi, Ezel ve Ebed ve bütün hâdisat ihâta-i nazarında bir eser-i mu'cizânesi.. ve Kur'an, bütün kitapların fevkinde kırk vecihle mu'cize ve saadet-i ebediyeyi nev'-i beşere müjdelemesiyle müştakları ebediyen kendilerine minnettar kılan şems-i Sermedî'nin bir mukaleme-i ezeliyesi.... ve Resûl-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm, Hâlık-ı kâinat tarafından gönderilmiş, bütün hal ve ahvaliyle bütün insanların en ekmeli, en sâdık ve en yücesi ve kemalâtça en yükseği ve getirdiği İslâmiyet nuriyle insanlara en büyük müjdeyi ve en kudsî teselliyi bahşeden ve ondört asrı ve beşerin beşten birisini saltanat-ı mâneviyesinde idare eden ve binüçyüz yıldan beri gelen bütün ümmetin kazandığı sevabın bir misli onun defter-i hasenatına geçen ve kâinatın sebeb-i vücudu, habibullah olduğunu; hem âhiret, cennet ve cehennemin kat'iyen hak ve muhakkak olduğunu harika bürhanlarla ve parlak hüccetlerle isbat eden bir mu'cize-i Kur'anîdir.Risale-i Nur ise, kelime ve cümleleriyle, Nur-u Kur'an'dan ve Nur-u Muhammedî'den (A.S.M.) gelen ezelî ve ebedî bir Nur olduğuna şehadet ediyor.
O da Kur'an'a mensubiyeti ve has bir tefsiri cihetiyle ve bu itibarla semavîdir, arşîdir. İşte halkı hükümet aleyhine teşvik edici zannedilen Risale-i Nur, bütün Sözler'i, bütün Lem'a, ve Şuâ'ları ve bütün Mektubat'ıyla hakaik-ı İlâhiye ve desâtir-i İslâmiyeyi ve esrar-ı Kur'aniyeyi ders veriyor. Acaba böyle muhterem ve çok yüksek ve ahlâk ve faziletli ve hakâik-ı imaniyeyi kat'i ders veren Risale-i Nur'u okumak ve O'nun ebedî saadetler bahşeden yazılarını istinsah etmek veya bir mü'minin istifadesi için iman cihetinde ona hizmet etmek bir suç mudur? Halkı hükümet aleyhine teşvik midir? Ve böyle mübarek ve muazzam bir eserin müellifi ve kemâlat-ı insaniyenin zirve-i bâlâsında, en yüksek bir mertebe-i imân ve ahlâk ve faziletle mücehhez bir Nur âbidesini ziyaret ve bu asırda iyilik ve doğruluk ve sarsılmaz îman ve itikadlarıyla İslâmiyet şerefini ve Kur'an'ın hakaikını koruyan ve yükselten ve Allah'ın rızasını kazanmaktan başka gayeleri olmayan Risale-i Nur Talebeleriyle iman ve Kur'an yolunda kardeşlik peyda etmek bir cemiyet kurmak mıdır? Acaba hangi temiz ve âdil vicdanlar buna ceza verebilir?
Ses Yok