Müdafalar | Müdafalar | 116
(1-190)
Sayın Hâkimler!.. Hakkaniyeti, en yüksek âlimler tarafından tasdik edilen ve en yüksek bir mertebe-i îmanî ve aşk-ı İslâmi kazandıran Risale-i Nur, hiç şüphe yoktur ki: Onun bütün "Sözler"i ve "Lem'a" ve "Şua"ları Kur'an-ı Mucizü'l-Beyân'ın birer nurâni tefsirleridir. Manevi hastalıkları ve mânevi karanlıkları izale eden gayet parlak birer güneştirler. Risale-i Nur'un müellifliğiyle tavsif edilen Üstadımızın iman ve Kur'an yolunda geçen ve her türlü zorluk ve sıkıntılara göğüs gererek Kur'an hakikatlarını neşrile bu asırdaki, hususan bu mübarek milletin evlâdlarını komünistlik ve her türlü dinsizliğn dehşetli hücumundan kurtarmağa çalışan, temiz ve pürüzsüz hayatının şehadetiyle, o bu zamanda bu kudsî vazife ile tavzif edilmiş. O bize, (Hâşâ!..) bozgunculuk ve ahlaksızlık dersini vermiyor. Belki o bize, nev'-i beşer dünyasının en büyük dâvası ve en mühim mes'elesi olan îmanı kurtarmak dersini veriyor. Yirmibeş-otuz seneden beri yüzbinlerle ehl-i imanın Risale-i Nur'la imanlarının kurtulmasına çalışması; bilhassa benim gibi İslâmiyetten haberi olmayan bîçarelere en büyük saadet ve hayatın gayesi olan imanı ders vermesiyle elbette ve elbette o bize bir lütf-u İlâhidir. O'nun kudsi hizmet-i îmaniye ve vazife-i diniyesini inkârla bütün hak ve hakikatın aksine onu hayat-ı içtimaiyeye zararlı görenlere deriz: Eğer iman ile Allah'a bağlanmak ve dinin evamirine itaat ederek ahlâksızlık ve îmansızlık gibi korkunç afetlerden insanları kurtarmak ve İslâmiyetin daimi saadetiyle onu mes'ud etmek bir cürüm ise; o vakit hayat-ı içtimaiye için zararlıdır denilebilir. Yoksa en büyük bir iftiradır ve kat'iyen afvedilmez bir cürümdür. Risale-i Nur'un hedefi dünya değil, daimi âhiret saadeti ve bütün hayat-ı dünyeviyedeki hüsn-ü cemâl onun cilve-i cemâlinin bir nevi gölgesi ve bütün cennet bütün letaifiyle bir lem'a-i muhabbeti olan bir daim-i Bâkî'nin bir Rahim-i Zülcemâl'in rızasıdır. Böyle İlâhî ve kudsî ve çok yüce bir gaye varken, süflî ve günahlı ve neticesiz, halkı hükümet aleyhine teşvik gibi fâniliklerden Risale-i Nur'u binler defa tenzih eyleriz. Ve bizim imanî çalışmalarımızı ve dinî bilgiler öğrenmemizi istemeyen bu şekil iftiralarla bizi ezmeğe çalışanların şerlerinden Allah'a sığınıyoruz. Sayın Hâkimler!.. Otuzüç âyat-ı kerimenin işâratı ve İmam-ı Ali (R.A.) ve Gavs-ı Âzam-ın (R.A.) ve yüzlerle ehl-i tahkikin takdirkârane beyanatıyla bir Nur-u Kur'an olduğu ve O'na yapışanların inşâallah imanlarını kurtaracakları kat'î tahakkuk eden Risale-i Nur, kat'iyen söndürülemez, kaybedilemez. Buna misâl : Yirmibeş seneden beri onu imha etmek gayesiyle yapılan hücumlar bilâkis onun fevkalâde yayılmasına ve parlamasına vesile oldu. Çünkü; o'nun sahibi ezelden ebede kadar herşey kudret-i ezelisinde ve emrinde olan bir Sultan-ı Zülcelâl'dir. Çünkü onun hakaikleri Kur'an'ın hakikatlarıdır ve Cenâb-ı Hakk'ın hıfz ve inâyetiyle daima parlayacaktır İnşâallah.. Sayın Hâkimler!... İman ve İslâmiyeti en yüksek bir sevgi ve iştiyakla öğreten ve Rıza-i İlâhî'den başka bir hedef ve maksad tanımayan ve bu asırda Kur'an'ın bir mu'cize-i kübrası ve tefsir-i nurânisi olduğu kat'î tahakkuk eden Risale-i Nur'u okumak ve yazmak ve onun hakaik-ı îmaniyeyi ders veren risalelerini mü'min kardeşlerine vermek bir suç ise; ve dinin evamir-i kudsiyesinden olan rabıta-i diniye ve uhuvvet-i İslâmiye ve Allah sevgisi uğrunda îman ve Kur'an yolunda birleşmek gibi mukaddes ve İlâhî ve uhrevî kardeşlik bir cemiyet ise; böyle mübârek bir cemiyete mensub olmak benim için büyük bir saadettir. Ve her türlü taltif ve nişanların üstünde bir bahtiyarlıktır. Böyle bir saadet ve bahtiyarlığı kazandıran Risale-i Nur'un talebesi olmak gibi büyük bir lûtfu benim gibi bir bîçâreye nasib eden Allah'a hadsiz şükürler olsun. Son sözüm: dir.

Muallim Mustafa Sungur
Ses Yok