Kudsi Kaynaklar | Kudsi Kaynaklar | 204
(1-445)
90- Müşrikler bile Kur'anın i'cazını itiraf etmişlerdir.
Risale-i Nur'daki metin: «Hattâ Kureyş'in rüesasından müdakkik bir beliğ, müşrikler tarafından Kur'anı dinlemek için gitmiş, dinlemiş, dönmüş demiş ki: "Şu kelâmın öyle bir halâveti ve taraveti var ki: kelâm-ı beşere benzemez. Ben şâirleri, kâhinleri biliyorum; bu onların hiç sözlerine benzemez. Olsa olsa, etbaımızı kandırmak için, sihir demeliyiz.»
Risalede yeri: Sözler sh: 378 (Yirmibeşinci Söz)
Me'hazler: El-İtkan Fî Ulûm-il Kur'an - Suyutî 2/117; El-Hasais-ül Kübra - Suyutî 3/279; Eş-Şifa Kadı İyaz 1/264; Kenz-ül Ummal 12/389; Delâil-in Nübüvve - Beyhakî 2/198; Delâil-in Nübüvve - Ebu Nuaym 1/232 ve 233; Şuab-ül İman - Beyhakî 1/394
Zabıt şekli: Verilen me'hazlerde, hem Velid bin El-Mugîre ve hem de Utbe bin Rubey'a her ikisi de Arab beliğlerinin en meşhurlarından idiler. Bunlar ikisi de ayrı ayrı gelmişler, Kur'anı dinlemişler ve sonra dönüp müşriklere itiraf etmişler ki: "Biz bir çok şâir, kâhin ve sairleri dinlemişizdir. Dinlediğimiz bu Kur'an, onlara hiç benzemiyor..." diye uzun hikâyeleri kitaplarda yazılıdır.
91- Risalede yeri: Sözler sh: 384 (Yirmibeşinci Söz)
Me'hazler: (Not: Bu söz bir hadîs-i şerif değildir. Muhakkikîn-i ülemanın Kur'an hakkında kabul ettikleri köklü bir kanaat ve hükümleridir.)
Meselâ, İhya-u Ulûm-id Din 1/105, Gazalî Hazretleri Kur'an hakkında aynı sözü kullanmıştır.
92- (Not: Bu söz dahi bu metniyle bir hadîs-i şerif değildir. Amma Usûl-üd Din ve İlm-i Kelâm ülemasınca âyet ve hadîslerin mânalarından alınmış hakikatlı bir hükümdür. Bu sözün mânası: Kur'an, beşerin anlayacağı tarzda İlahî bir tenezzülattır. Yani, Cenab-ı Allah kendi uluhiyet ve azameti noktasında değil, beşerin seviyesine göre ve onların anlayabilmesi cihetini nazara alarak, Kur'anı indirmiştir.)
Risalede yeri: Sözler sh: 390; Arabî İşarat-ül İ'caz sh: 16 ve 179; Şuâlar sh: 124; Tercüme İşarat-ül İ'caz sh: 131; Saykal-ül İslâm sh: 23
Me'hazler: El-Yevakıt Vel-Cevahir - Şa'ranî 2/31 ifadesiyledir.
Ve bu mânayı gösteren bazı hadîs-i şeriflerin ifadeleri: Cem'-ül Fevaid 1/291 Hazret-i Âişe'nin rivayetleriyle, Kur'an-ı Kerim yavaş-yavaş, alıştıra-alıştıra nüzûl etmiştir diyor; El-Feth-ül Kebir 1/448; Ed-Dürer-ül Müntesire sh. 21
hadîsi; yine Ed-Dürer-ül Müntesire sh: 135
hadîsi dahi ona yakın mânayı göstermektedir.
93- (Not: Bu hadîs-i şerif, birkaç hadîsin müşterek ifadeleridir; yahud da onların yan yana getirilmiş parçalarından mürekkebdir.)
Risalede yeri: Sözler sh: 391; Şuâlar sh: 711; Sikke-i Tasdik sh: 94
Me'hazler: Sahih-i İbn-i Hibban 1/146; Şerh-üs Sünne 1/162 ve 263; Müşkil-ül Âsâr - Tahavî 4/104 ve 172 (aynı mânada birkaç hadîs-i şerif); Ez-Zühd - İbn-ül Mübarek 2/23 (İbn-i Mübarek demiş: "Ben bu hadîsi birçok zâtlardan duymuşum ki:
Yine aynı sahifede Hazret-i Hasan (R.A.) Resulullah'tan duymuş ki: ... Mişkât-ül Masabih ve Begavî'nin Şerh-üs Sünne kitabları aynı hadîsi İbn-i Me'sud'dan merfu' olarak naklederler; Hilyetül Evliya 1/65; İhya-u Ulûm-id Din 1/39 ve 289 (İmam-ı Ali demiş ki: İstersem yalnız Fatiha'ın tefsiri için yetmiş deve yükü kitap yazabilirim.); Tefsir-i İbn-i Cerir 1/9 ifadesiyle kayıdlıdır; El-Feth-ül Kebir 1/279; Müsned-ül Firdevs 3/228; Tefsir-i Kurtubî 1/9; El-Metalib-ül Âliye 3/285; Kenz-ül Ummal 1/550
(Not: kelimelerini de ihtiva eden hadîsler, araştırmamızda bulunamadı.)
94- (Not: Bu söz, bir hadîs olmayıp, hakikatlı bir hükümdür. Kimin sözü olduğu da bulunamadı. Lâkin kitaplarda bu mânada kullanılmıştır.)
Risalede yeri: Sözler sh: 398 (Yirmibeşinci Söz)
Me'hazler: El-Havî Lil-Fetavî 2/345-346 (İbn-i Abbas (R.A.): "Ben devemin yularını dahi kaybetsem, onu Kur'an'da bulabilirim." Keza tâbii-yi meşhur Said bin El-Müseyyib de demiş: "Bana ulaşan bütün hadîslerin asıllarını Kur'an'da buldum."); Et-Tabakat-ı Kübra 1/2 ve 43 (Şa'ranî Hazretleri kat'iyyetle hükmetmiş ki: "Mutlak müçtehid olan dört mezheb imamı, bütün herşeyi Kur'an'da bulmuşlar ve bütün hadîslerin esaslarını, onda görmüşlerdir."); Cevahir-ül Kur'an Gazalî sh: 8
El-İtkan Fî Ulûm-il Kur'an 2/117 ve sonraki sahifelerinde, bu hakikatların genişçe izahı vardır. Bunlara müracaat edilebilir.
Risale-i Nur'daki metin: «Hattâ Kureyş'in rüesasından müdakkik bir beliğ, müşrikler tarafından Kur'anı dinlemek için gitmiş, dinlemiş, dönmüş demiş ki: "Şu kelâmın öyle bir halâveti ve taraveti var ki: kelâm-ı beşere benzemez. Ben şâirleri, kâhinleri biliyorum; bu onların hiç sözlerine benzemez. Olsa olsa, etbaımızı kandırmak için, sihir demeliyiz.»
Risalede yeri: Sözler sh: 378 (Yirmibeşinci Söz)
Me'hazler: El-İtkan Fî Ulûm-il Kur'an - Suyutî 2/117; El-Hasais-ül Kübra - Suyutî 3/279; Eş-Şifa Kadı İyaz 1/264; Kenz-ül Ummal 12/389; Delâil-in Nübüvve - Beyhakî 2/198; Delâil-in Nübüvve - Ebu Nuaym 1/232 ve 233; Şuab-ül İman - Beyhakî 1/394
Zabıt şekli: Verilen me'hazlerde, hem Velid bin El-Mugîre ve hem de Utbe bin Rubey'a her ikisi de Arab beliğlerinin en meşhurlarından idiler. Bunlar ikisi de ayrı ayrı gelmişler, Kur'anı dinlemişler ve sonra dönüp müşriklere itiraf etmişler ki: "Biz bir çok şâir, kâhin ve sairleri dinlemişizdir. Dinlediğimiz bu Kur'an, onlara hiç benzemiyor..." diye uzun hikâyeleri kitaplarda yazılıdır.
91- Risalede yeri: Sözler sh: 384 (Yirmibeşinci Söz)
Me'hazler: (Not: Bu söz bir hadîs-i şerif değildir. Muhakkikîn-i ülemanın Kur'an hakkında kabul ettikleri köklü bir kanaat ve hükümleridir.)
Meselâ, İhya-u Ulûm-id Din 1/105, Gazalî Hazretleri Kur'an hakkında aynı sözü kullanmıştır.
92- (Not: Bu söz dahi bu metniyle bir hadîs-i şerif değildir. Amma Usûl-üd Din ve İlm-i Kelâm ülemasınca âyet ve hadîslerin mânalarından alınmış hakikatlı bir hükümdür. Bu sözün mânası: Kur'an, beşerin anlayacağı tarzda İlahî bir tenezzülattır. Yani, Cenab-ı Allah kendi uluhiyet ve azameti noktasında değil, beşerin seviyesine göre ve onların anlayabilmesi cihetini nazara alarak, Kur'anı indirmiştir.)
Risalede yeri: Sözler sh: 390; Arabî İşarat-ül İ'caz sh: 16 ve 179; Şuâlar sh: 124; Tercüme İşarat-ül İ'caz sh: 131; Saykal-ül İslâm sh: 23
Me'hazler: El-Yevakıt Vel-Cevahir - Şa'ranî 2/31 ifadesiyledir.
Ve bu mânayı gösteren bazı hadîs-i şeriflerin ifadeleri: Cem'-ül Fevaid 1/291 Hazret-i Âişe'nin rivayetleriyle, Kur'an-ı Kerim yavaş-yavaş, alıştıra-alıştıra nüzûl etmiştir diyor; El-Feth-ül Kebir 1/448; Ed-Dürer-ül Müntesire sh. 21
hadîsi; yine Ed-Dürer-ül Müntesire sh: 135
hadîsi dahi ona yakın mânayı göstermektedir.
93- (Not: Bu hadîs-i şerif, birkaç hadîsin müşterek ifadeleridir; yahud da onların yan yana getirilmiş parçalarından mürekkebdir.)
Risalede yeri: Sözler sh: 391; Şuâlar sh: 711; Sikke-i Tasdik sh: 94
Me'hazler: Sahih-i İbn-i Hibban 1/146; Şerh-üs Sünne 1/162 ve 263; Müşkil-ül Âsâr - Tahavî 4/104 ve 172 (aynı mânada birkaç hadîs-i şerif); Ez-Zühd - İbn-ül Mübarek 2/23 (İbn-i Mübarek demiş: "Ben bu hadîsi birçok zâtlardan duymuşum ki:
Yine aynı sahifede Hazret-i Hasan (R.A.) Resulullah'tan duymuş ki: ... Mişkât-ül Masabih ve Begavî'nin Şerh-üs Sünne kitabları aynı hadîsi İbn-i Me'sud'dan merfu' olarak naklederler; Hilyetül Evliya 1/65; İhya-u Ulûm-id Din 1/39 ve 289 (İmam-ı Ali demiş ki: İstersem yalnız Fatiha'ın tefsiri için yetmiş deve yükü kitap yazabilirim.); Tefsir-i İbn-i Cerir 1/9 ifadesiyle kayıdlıdır; El-Feth-ül Kebir 1/279; Müsned-ül Firdevs 3/228; Tefsir-i Kurtubî 1/9; El-Metalib-ül Âliye 3/285; Kenz-ül Ummal 1/550
(Not: kelimelerini de ihtiva eden hadîsler, araştırmamızda bulunamadı.)
94- (Not: Bu söz, bir hadîs olmayıp, hakikatlı bir hükümdür. Kimin sözü olduğu da bulunamadı. Lâkin kitaplarda bu mânada kullanılmıştır.)
Risalede yeri: Sözler sh: 398 (Yirmibeşinci Söz)
Me'hazler: El-Havî Lil-Fetavî 2/345-346 (İbn-i Abbas (R.A.): "Ben devemin yularını dahi kaybetsem, onu Kur'an'da bulabilirim." Keza tâbii-yi meşhur Said bin El-Müseyyib de demiş: "Bana ulaşan bütün hadîslerin asıllarını Kur'an'da buldum."); Et-Tabakat-ı Kübra 1/2 ve 43 (Şa'ranî Hazretleri kat'iyyetle hükmetmiş ki: "Mutlak müçtehid olan dört mezheb imamı, bütün herşeyi Kur'an'da bulmuşlar ve bütün hadîslerin esaslarını, onda görmüşlerdir."); Cevahir-ül Kur'an Gazalî sh: 8
El-İtkan Fî Ulûm-il Kur'an 2/117 ve sonraki sahifelerinde, bu hakikatların genişçe izahı vardır. Bunlara müracaat edilebilir.
Ses Yok