Sikke-i Tasdik-i Gaybi | Birinci Şua,Sekizinci Şua,Sekizinci Lema | 60
(1-68)
        Geliyor şu karşıdan gerçi bir zulmet
        Fakat sensin bugün atâ-yı rahmet
        Boğacaksın onu nurunla elbet
        Ey bir rahmet-i âlem Risalet-ün Nur
        Kızıl ejder yuvamıza girmesin
        Zehirli eli yakamıza ermesin
        Karşı durup nurun fırsat vermesin
        Ey seyf-i rahmet-i âlem Risalet-ün Nur
        Kara duman üstümüzden dağılsın
        Kızıl alev sönüp âlem ayılsın
        Bu zaferin haşre kadar anılsın
        Ey zülfikar-ı rahmet-i âlem Risalet-ün Nur
        O soydandır nice canlar yakanlar
        O soydandır evler barklar yıkanlar
        O soydandır sana kinle bakanlar
        Ey hüccet-i rahmet-i âlem Risalet-ün Nur
        Masumların kanlarını içerler
        Ebu Cehl’i, Nemrudları geçerler
        Ölümlerden ölümleri seçerler
        Ey şimdi bir rahmet-i âlem Risalet-ün Nur
        Bir mikrop ki, ciğerleri dişliyor
        Kanımızla kendisini besliyor
        Temiz yurdu telvis edip pisliyor
        Ey bir eczahane-i rahmet-i âlem Risalet-ün Nur
        Gazilerin, fatihlerin konağı
        Seyyidlerin, serverlerin otağı
        Bu vatandır, şehidlerin yatağı
        Ey cilve-i rahmet-i âlem Risalet-ün Nur
        O şehidin ala dönmüş kefeni
        Miskler kokar, güle benzer bedeni
        Öper melekler de nurlu na’şını
        Ey nümune-i rahmet-i âlem Risalet-ün Nur
        Kur’an diyor ölmemiştir, diridir
        Herbirisi Hakk’ın arslan eridir
        Türbeleri yürekleri titretir
        Ey âyine-i rahmet-i âlem Risalet-ün Nur
        Armağansın çünki asil millete
        Düşmeyelim bir gün bile zillete
        Götür bizi şanlı büyük devlete
        Ey misal-i rahmet-i âlem Risalet-ün Nur
        Eyleyeler nurun ile hep savlet
        Zaferlerle şanlar bulur bu millet
        Şarka, garba ziya salsın bu devlet
        Ey bizlere rahmet-i âlem Risalet-ün Nur
        Nurdan kanadın, hem sağlam kolun var
        Nurdan senin Hakk’a giden yolun var
        Kabul et bir kemter Feyzi kulun var
        Ey bu asırda rahmet-i âlem Risalet-ün Nur!
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّهِ وَ بَرَكَاتُهُ
        Üstadım, Efendim Hazretleri!
         وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلاَّ رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ âyetinin nurlarından, nurun sayesinde alabildiğim bir zerreyi bu şekilde yazdım ve huzur-u irfanınıza sundum. Kabulünü rica ederim. Selâmlarımızı sunar ve mübarek ellerinizi öperiz efendimiz.
Bîçare talebeniz
Hasan Feyzi
رَحْمَةُ اللّهِ عَلَيْهِ اَبَدًا دَائِمًا
* **
Üniversitedeki Nur Şakirdlerinin Nur hakikatının fen dairesinde fevkalâde kıymetini takdir ettiklerine bir nümunedir.
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا
        Şu kâinat semasının gurubu olmayan manevî güneşi olan Kur’an-ı Kerim; şu mevcudat kitab-ı kebirinin âyât-ı tekviniyesini okutturmak, mahiyetini göstermek için, şuaları hükmünde olan envârını neşrediyor. Ukûl-ü beşeri tenvir ile sırat-ı müstakimi gösteriyor. Beşeriyet âleminde her ferd, hilkatindeki maksadı ve fıtratındaki metalibi ve istikametindeki gayesini, o hidayet güneşinin nuru ile görür, anlar ve bilir. O hidayet nurunun tecellisine mazhar olanlar, kalb kabiliyeti nisbetinde ona âyinedarlık ederek kurbiyet kesbeder. Eşya ve hayatın mahiyeti, o nur ile tezahür ederek ancak o nur ile görülür, anlaşılır ve bilinir.
        Şems-i Ezelî’nin manevî hidayet nurlarını temsil eden Kur’an-ı Kerim, kalb gözüyle hak ve hakikatı görmeyi temin eder. Onun için, onun nurundan uzakta kalanlar, zulümatta kalırlar. Zira herşey nur ile görülür, anlaşılır ve bilinir.
        İşte şu kitab-ı kebirin, manevî ve sermedî güneşi olan Kur’an-ı Kerim’in nur tecellisine, bu asrımızda “Nur” ismiyle müsemma olan Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsi mazhar olmuştur. O Nurlar ki: Zulümattan ayrılmak istemiyen yarasa tabiatlı, gaflet uykusu ile gündüzünü gece yapan sefahetperest, aklı gözüne inmiş, zulümatta kalarak gözü görmez olanlara ve yolunu şaşıranlara karşı projeksiyon gibi nurlarını iman hakikatlarına tevcih ederek sırat-ı müstakimi büsbütün kör olmayanlara gösteriyor. Nur topuzunu ehl-i küfür ve münkirlerin başına vurup: “Ya aklını başından çıkar at, hayvan ol. Yahut da aklını başına alarak insan ol.” diyor.
        İlim bir nevi nur olduğuna göre, Risale-i Nur’un ilme olan en derin vukufunu gösterecek bir iki deliline kısa işaret ederiz.
        Evvelâ: Şunu hatırlamalıyız ki, Risale-i Nur, başka kitabları değil, belki yalnız Kur’an-ı Kerim’i üstad olarak tanıması ve ona hizmet etmesi itibariyle, makbuliyeti hakkında bizim bu mevzuda söz söylememize hacet bırakmıyor. Biz ancak ilim erbabı mabeyninde Risale-i Nur’un değerini tebarüz ettirmek için ilâveten deriz ki:
Dinle
-