Zülfikar Risalesi | Zülfikar Birinci Makamı | 33
(1-134)

İşte bu hikmete binâen, mu’cizât-ı bâhire-i Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm’ın mühimleri, taam ve su hususunda tezâhür etmiş. Bu hârikalar da’va-yı nübüvvete delil ve mu’cize olmaktan ziyâde, ihtiyâca binâen Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a bir ikram-ı İlâhî, bir ihsan-ı Rabbânî, bir ziyafet-i Rahmâniye hükmündedir. Çünkü, o mu’cizâtı görenler, nübüvveti tasdik etmişler. Fakat mu’cize zuhur ettikçe, îman ziyâdeleşir, “nûrun alâ nûr” olur.

SEKİZİNCİ İŞÂRET: Su hususunda tezahür eden bir kısım mu’cizâtı beyân eder.

Mukaddime: Ma’lûmdur ki cemâatler içinde vuku bulan hâdiseler âhâdî bir sûrette nakledilse, tekzib edilmediği vakit, doğruluğunu gösterir. Çünkü, insanın fıtratında yalana yalandır demeye cibillî bir meyil vardır. Husûsan her kavimden ziyâde yalana karşı sükût etmez sahâbeler olsa; husûsan hâdiseler, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a taallûk etse ve bilhassa nakleden, meşâhir-i Sahâbeden olsa; elbette o haber-i vâhid sâhibi, o hâdiseyi gören cemâatı temsil eder hükmünde rivayet eder. Halbuki şimdi bahsedeceğimiz mu’cizât-ı mâiyeyi, herbir misâli çok tarîklerle, çok sahâbelerin ellerinden, binler Tâbiînin muhakkikleri el atıp almışlar; sağlam olarak ikinci asır müçtehidlerinin ellerine vermişler. Onlar da, kemâl-i ciddiyetle ve hürmetle el atıp, kabûl edip, arkalarındaki asrın muhakkiklerinin ellerine vermişler. Her tabaka, binler kuvvetli ellerden geçip, gele gele tâ asrımıza gelmiş. Hem Asr-ı Saâdette yazılan Kütüb-ü Ehâdîsiye sağlam olarak devredilip, tâ Buhârî ve Müslim gibi ilm-i hadîsin dâhî imamlarının eline geçmiş. Onlar da, kemâl-i tahkik ile merâtibini tefrik ederek, sıhhati şübhesiz olanları cem’ederek bize ders vermişler, takdim etmişler.

İşte Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın mübârek parmaklarından suyun akması ve pek çok adama içirmesi mütevatirdir. Öyle bir cemâat nakletmiş ki, yalana ittifakları muhaldir. Şu mu’cize gâyet kat’idir. Hem üç def’a, üç mecma-ı azîmde tekerrür etmiş. Başta Buhârî, Müslim, İmâm-ı Mâlik, İmâm-ı Şuayb, İmâm-ı Katâde gibi pek çok ehl-i sahîh bir cemâat, Sahâbelerden, başta hâdim-i Nebevî Hazret-i Enes, Hazret-i Câbir, Hazret-i İbn-i Mes’ud gibi meşâhir-i sahâbenin cemâatinden, parmaklarından suyun kesretle akması ve orduya içirmesi nakl-i sahîh-i kat’i ile beyân edilmiştir. Bu nevi mu’cize-i mâiyeden, pek çok misâllerinden dokuz misâli beyân edeceğiz.

Ses Yok