Zülfikar Risalesi | Zülfikârın ikinci makamı | 54
(1-72)

Hem nasılki; Kur’anın, belki bütün Semâvî Kitapların hakkaniyyetini isbat eden umum deliller ve hüccetler ve Habibullahın, belki bütün Enbiyanın nübüvvetlerini isbat eden umum mu’cizeler ve bürhânlar, dolayısıyla en büyük müddeaları olan âhiretin tahakkukuna delâlet ederler. Aynen öyle de, Vâcib-ül Vücûdun vücûduna ve vahdetine şehadet eden ekser deliller ve hüccetler, dolayısıyla Rubûbiyyetin ve Ulûhiyyetin en büyük medârı ve mazharı olan dâr-ı saadetin ve âlem-i bekanın vücûduna, açılmasına şehadet ederler. Çünki; gelecek makamatta beyân ve isbat edileceği gibi, Zât-ı Vâcib-ül Vücûdun hem mevcûdiyyeti, hem umum sıfatları, hem ekser isimleri, hem Rubûbiyyet, Ulûhiyyet, Rahmet, İnâyet, Hikmet, Adâlet gibi vasıfları, şe’nleri lüzum derecesinde âhireti iktiza ve vücûb derecesinde bâki bir âlemi istilzam ve zaruret derecesinde mükâfat ve mücâzât için haşri ve neşri isterler Evet, mâdem Ezelî, Ebedî bir Allah var; elbette Saltanat-ı Ulûhiyyetinin sermedî bir medârı olan âhiret vardır. Ve mâdem, bu kâinatta ve zîhayatta gayet haşmetli ve hikmetli ve şefkatli bir Rubûbiyyet-i Mutlaka var. Ve görünüyor. Elbette o Rubûbiyyetin haşmetini sukuttan ve hikmetini abesiyyetten ve şefkatini gadirden kurtaran, ebedî bir dâr-ı saadet bulunacak ve girilecek.

Hem mâdem, göz ile görünen bu hadsiz in’amlar, ihsanlar, lütuflar, keremler, inâyetler, rahmetler; perde-i gayb arkasında bir Zât-ı Rahmân-ı Rahîmin bulunduğunu sönmemiş akıllara, ölmemiş kalblere gösterir. Elbette in’âmı istihzadan, ve ihsanı aldatmaktan ve inâyeti adâvetten ve rahmeti azabdan ve lütuf ve keremi ihânetten halâs eden ve ihsanı ihsan eden ve ni’meti ni’met eden, bir âlem-i bâkîde bir hayat-ı bâkiyye var. Ve olacaktır.

Hem mâdem, bahar faslında zeminin dar sahifesinde hatâsız yüzbin kitabı birbiri içinde yazan bir Kalem-i Kudret gözümüz önünde yorulmadan işliyor. Ve o kalem sahibi yüzbin defa, ahd ve va’detmiş ki: “Bu dar yerde ve karışık ve birbiri içinde yazılan bahar kitabından daha kolay olarak geniş bir yerde güzel ve lâyemut bir kitabı yazacağım ve size okutturacağım” diye, bütün fermanlarda o kitabdan bahsediyor. Elbette ve herhalde o kitabın aslı yazılmış ve haşir ve neşir ile hâşiyeleri de yazılacak. Ve umumun defter-i a’malleri onda kaydedilecek.

Hem mâdem, bu Arz, kesret-i mahlûkat cihetiyle ve mütemadiyen değişen yüzbinler çeşit çeşit enva-ı zevil-hayat ve zevil-ervahın meskeni, menşei, fabrikası, meşheri, mahşeri olması haysiyetiyle bu kâinatın kalbi, merkezi, hülâsası, neticesi, sebeb-i hilkatı olarak gayet büyük öyle bir ehemmiyeti var ki; Küçüklüğüyle beraber koca Semâvata karşı denk tutulmuş.

Ses Yok