Âlem-i insaniyet ve İslâmiyet ve Haremeyn-i Şerifeyn’e asırlarca hizmet eden bu kahraman Türk Milletini çok sevmesinde ve hayatının mühim bir kısmını hep Türklerle meskûn olan havalide geçirmesinde büyük hikmetler, mana ve mülahazalar olsa gerektir.
Âb-ı rûy-i Habib-i Ekrem için
Kerbelâ’da revan olan dem için
Şeb-i firkatte ağlayan göz için
Râh-ı aşkta sürünen yüz için
Risale-i Nur’a ve Üstada ve İslâm’a zafer ver ya Rab!.. Âmîn!
Ey Risale-i Nur! Seni söndürmek isteyen bedbahtların necm-i istikbali sönsün. İzzet ü ikbali, şan ü şerefi aksine dönsün. Sen sönmez ve ölmez bir nursun.
Boyun bâlâ, gözün şehlâ, gören mecnun seni leylâ
Sözün ferşte, gözün Arş’ta, gönül meftun sana cânâ
Nikabın nur, nigâhın nur, kitabın nur senin ey nur
Bağın Nurs, huyun munis, özün idris ferd-i yekta
Açılmış gül, öter bülbül, yüzünde var zarif bir tül
Yazılmış üstüne nurdan قَابَ قَوْسَيْنِ اَوْ اَدْنَى
Sana canın feda etmez mi senden hem görenler hak
Sözün hak, hem mesleğin hak, hem makamın Kâ’bet-ül Ulya.
﴿يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُا نُورَ اللّهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَاللّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ﴾
Üstadım Efendim Hazretleri!
Ben, bu yazıları Risale-i Nur’un eli ve kalemi ve dili ve bu hakir kalbime ondan sıçrayan bir kıvılcım parçasıyla yazdım. Kabulünü rica eder ve hürmetle ellerinizden öper, dualarınızı beklerim efendim.
Duanıza muhtaç talebeniz
Hasan Feyzi