KÂMİL ÇALIŞKAN
"Ailece Nur cemaatinin içinde olduğumuz için, Üstada gidip gelirdik. Küçük de olsa ufak tefek vazifeler oluyordu. Üstadı görüp ziyaret etmemiz birkaç defa değildi. Emirdağ'a geldiği zaman hizmetine koşardık. Amcalarım ve amza çocukları, hep ilgilenirdik. Üstadı ilk görmem çocukluğumda olmuştu. l948'de ilkokul dördüncü sınıftaydım. Su taşımak temizlik yapmak ve gazete almak gibi vazifeler yapardım.
"Bir defasında bana hususî bir vazife vermişti. O yıllarda Eskişehir'de deprem olmuştu. Üstad beni çağırttı. Ben hemen Üstada koştum. Asıl adım Kemal olduğu halde bana hep Kâmil derdi. Bana dedi, 'Kâmil, Eskişehir'e git, oradaki kardeşlerin durumunu öğren, eğer kalacakları yer yoksa, onlara söyle buraya gelsinler.'
"Ben gidip, Nur talebelerini gördüm. Durumları iyi idi. Üstadın selâm ve davetini bildirdim. Onlar 'Durumumuz iyidir. Üstada çok selâm söyleyiniz' dediler. Ben de görüp Emirdağ'a geldim. Biraz geç kalmıştım. Üstad beni merakla beklemişti. Gelince Üstada durumlarının iyi olduğunu ve selâmlarını , hürmetlerini söyledim.
"Ben daha ziyade Üstad Emirdağ'dayken görüşüyordum. Isparta'ya Üstadı görmek için iki-üç defe gitmiştim.
"Ceylân Ağabey Üstadın resmini çekti"
"Bir defasında Üstadla birlikle Kapaklı semtine, su getirmek için gitmiştik. Mahmud Amcam, Ceylân ve Zübeyir Ağabeyler de vardı. Çok zamanlar oraya gider, biraz dinlenir, sonra da su alır getirirdik. Ceylân Ağabeyin elinde bir fotoğraf makinası vardı. Ceylân Ağabey Üstadın resmini çekmek istemişti.
"Üstad 'Keçeli' diyerek eğilip yerden bir taş kaldırdı. 'Keçeli, ne yapıyorsun?' diyerek, tebessüm etti ve kolunu indirdi. O zaman yarı şaka ve yarı kızma hali vardı. Tabiî, Ceylân Ağabey fotoğrafı çekti.
"Üstad sık sık arabayla kıra çıkardı. Tabiî, devamlı takip ve tarassut altında bulunuyordu. Kırlara çıktığı zaman da takip ediyorlardı, ama zahiren, fiilî birşey yapmıyorlardı.
"Adnan Menderes Emirdağ'a geldiği zaman Mahmud Amcam, Ceylân Ağabey ve ben karşılamaya gitmiştik. Bizim arabamız Menderes'in arabasının hemen arkasındaydı. Yanımıza bayrak da almıştık. Menderes Üstadın evinin önünden geçerken, arabayı durdu. Üstad da pencereden dua ediyordu. Üstadla karşılıklı selâmlaştılar. Selâmdan sonra da okula doğru gittiler.
Milletvekilleri ve subaylar
"O zamanlar Üstad hasta olduğundan, gelenlerle görüşemiyordu. Zaten görüşen olursa da karakola götürüp, sorguya çekiliyorlardı. Hattâ bir defasında Avukat Abdurrahman Şeref Laç gelmişti. Onu da götörüp ifadesini almışlardı. Devlet ricali ve memurlarından da gelenler çok olurdu. Meselâ Demokrat Partinin Gümüşhane milletvekili Ekrem Bey ve yine milletvekili olan Gıyaseddin Bey gelmişlerdi. Subaylardan gelenler olurdu. Bir albay gelmişti. Havacılardan çok gelen olurdu.
***
"Üstadın dersinde bir kaç defa bulunmuştum. Şivesini pek anlayamazdım. Zaten Şark şivesiyle konuşurdu. Zübeyir Gündüzalp ile Ceylân Çalışkan Ağabeyler çok iyi anlarlardı. Zübeyir Ağabeyin hususiyeti de, verilen işi çok iyi takip etmesiydi. Bize bazan postaya verilmek üzere mektup verirdi, mektubu atıp geldikten sonra tam tekmil verirdik.
"Üstada bazan yemek götürürdük. Bize teberrüken beş-on kuruş para, yahut lokum ezme gibi yiyecekler vererek bizi mükâfatlandırırdı. Sabahları da dersten sonra siyah üzüm verirdi.
"Üstadın arabası Isparta plakalıydı. Arabayı önce Mahmud Amcam kullanıyordu. O askere gidince Ceylân Ağabey öğrenerek kullanmaya başladı. Sonraları ise Hüsnü Bayram kullandı.
Menderes Hükûmetinden kâğıt
"Ben o zamanlar Küçük Sözler'den yazmıştım. Üstad ders sırasında bazen Ceylân ve Zübeyir Ağabeylere izah ettirirdi. Nur talebelerine sıkıntı verildiği zaman, Üstad o gün rahatsız olurdu. Dr. Tahsin Tola Ağabey milletvekiliyken, Menderes hükûmetinden risalelerin basılması için kâğıt almıştı. Allah razı olsun, çok hizmetleri olmuştu.
***
"Mustafa Acet de Emirdağlıdır. Kendisi Emirdağ'da imamlık yapmaktaydı. Çok risale yazmıştı. Yazısı da çok güzeldi.
***
"Üstadın her gelenle görüşmesi mümkün değildi. Hem Üstad, 'Kardaşım, ziyaretçi kabul edersem, herkes yatağını bile satıp, ziyaretime gelmek isteyecek. Onun için buna meydan vermemek lâzımdır' derdi.
***
"İstanbul'dan, Ankara'dan risalelerin tab'ı için gelen ağabeyler, Zübeyir Ağabey vasıtasıyla hemen Üstadla görüşürlerdi.
Üstad kırlarda da tashih yapar ve dualar okurdu. Maalesef, arkasında namaz kılma şerefine nail olamadım. Üstadla alâkalı muhaberatı Ceylân Ağabey, hizmetini de Zübeyir Ağabey yapardı.
"Sabahları yaptığı derslerini de dinlerdik. Üstad yiyeceklerini itimat etmediği kimselerden almaz ve aldırmazdı. Zaten bakkal bizdik. Yoğurdu amcamın hanımı yapardı. Çamaşırlarını da yine amcamın hanımı yıkardı.
***
"Üstada ilk nüfus kaydını Dr. Tahir Barçın Ağabey yapmıştı.
"Emirdağlılar Üstadı yaşlı bir hoca olarak bilirlerdi. O şekilde hürmet ederlerdi. Hattâ Üstad Emirdağ'dan ayrılıp başka bir yere gitse, 'Kuraklık olur, yağmur yağmıyor,' eğer Emirdağ'da olursa, 'Bereket geldi' derlerdi.