Son Şahitler | İstanbul Şâhitleri(II) | 24
(1-30)

MUSTAFA RUNYUN

 

1917'de Konya'da doğmuştur. Yüksek tahsilini Mısır'da yapmıştır. Cumhuriyet devrinde İslâmiyete, vaazlarıyla, konuşmalarıyla ve eserleriyle hizmet eden büyük âlimlerimizden birisidir. 1957'de Demokrat Partiden milletvekili seçilmiştir. Yassıada maznunlarındandır. İslâmî sahada çok değerli eserleri bulunmaktadır.1952'de Bediüzzaman Said Nursî ile görüşmüştür.

 

İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsündeki odasında, tanıyıp, elini öptüğüm Mustafa Runyun Hoca, daha önceleri, eserlerini okuyup, istifade edip, gıyaben tanıyarak muhabbet ve hürmet duyduğum bir zattı.

Bu ehl-i kemal ve ehl-i takva zatı, geç de olsa tanımış, tatlı sohbetinden feyiz almıştım.

Tahminen Bediüzzaman Said Nursî ile görüşmüş olduğunu düşünüyordum.

Sohbetimiz esnasında kendilerine bu hususu sordum. Mütevazi ilim ve irfan erbabı Runyun Hoca, Bediüzzaman'ı 1952 senesinde İstanbul'da ziyaret ettiğini söyledi.

O zamanlar askerliğini yedek subay olarak yapan Mustafa Runyun Beyefendi, Sirkeci'deki Akşehir Palas otelinde Üstad Said Nursî ile olan görüşmesini bize şöyle nakletti:

"1952 senesinden İstanbul'da yedek subay olarak vatanî vazifemi yapıyordum.

"Ata Kulaksızoğlu ismindeki Kastamonulu tüccar bir dostumdan, Üstad'ın İstanbul'da bulunduğunu işitmiştim. Yine Ata Beyle birlikte ziyaretine gittik. Kapıdan ismimizi söyleyerek ziyarete geldiğimizi bildirdik. Az sonra kabul buyurduklarını bildirdiler.

"Ziyaretimiz  yarım saat kadar devam etti. Üstadın elini öptük, bize iltifat etti. Ben askerî elbise ile bulunuyordum. 'Ne zaman istersen buyur gel, yalnız askerî elbise ile gelme, sana zararları dokunur' diye buyurdu.

"Kurban.. kurban' diye tatlı bir hitap tarzı vardı.

"Daha sonraki senelerde Risale-i Nurlarla alâkalı olarak ehl-i  vukuf tayin edilip, Nurlar hakkında raporlar vermiştik. Bu eserlerin şeriata aykırı olmadığını, İslâmî, ilmî eserler olduğunu bildirmiştik."

Runyun Hocanın bu latif hatırasını dinledikten, yeniden görüşüp, ziyaretine gelmek arzumuzu izhar ettikten sonra kendileriyle vedalaşıp, ayrıldık...

Ses Yok