Bundan sonra birden gördü ki: Sol cihetinden şeytan gibi dessas, ayyaş, aldatıcı bir adam, çok zînetler, süslü sûretler, fantâziyeler, müskirler beraber olduğu halde geldi. Karşısında durdu. Ona dedi:
“Hey arkadaş! Gel gel, beraber işret edip keyfedelim. Şu güzel kız sûretlerine bakalım. Şu hoş şarkıları dinleyelim. Şu tatlı yemekleri yiyelim.”
Sual: Hâ hâ, nedir, ağzında gizli okuyorsun?
Cevap: Bir tılsım.
— Bırak şu anlaşılmaz işi. Hâzır keyfimizi bozmayalım.
S— Hâ, şu ellerindeki nedir?
C— Bir ilâç.
— At şunu. Sağlamsın. Neyin var. Alkış zamanıdır.
S— Hâ, şu beş nişanlı kâğıt nedir?
C— Bir bilet. Bir tâyinat senedi.
— Yırt bunları. Şu güzel bahar mevsiminde yolculuk bizim nemize lâzım! der. Herbir desise ile onu iknaa çalışır. Hattâ o bîçâre, ona biraz meyleder. Evet, insan aldanır. Ben de öyle bir dessasa aldandım.