Küçük Sözler | Yedinci Söz | 41
(37-44)
Daha ölüm gelmeden ölmek istemişler. Hem, zeval ve firak, memat ve vefat ve darağacı olan mürur-u zaman, o îmân tılsımı ile, Sâni’-i Zülcelâl’in taze taze, renk renk, çeşit çeşit mu’cizât-ı nakşını, havârık-ı kudretini, tecelliyat-ı Rahmetini, kemâl-i lezzetle seyr ve temaşaya vasıta sûretini alır.

Evet, Güneşin nurundaki renkleri gösteren âyinelerin tebeddül edip tazelenmesi ve sinema perdelerinin değişmesi, daha hoş, daha güzel manzaralar teşkil eder. Ve o iki ilâç ise, biri, sabır ile tevekküldür. Hâlıkının kudretine istinad, hikmetine îtimaddır.

Öyle mi? Evet, emr-i e mâlik bir Sultan-ı Cihân’a acz tezkeresiyle istinad eden bir adamın ne pervası olabilir? Zira, en müdhiş bir musibet karşısında;


deyip itminan-ı kalb ile Rabb-ı Rahîm’ine îtimad eder. Evet ârif-i billâh, aczden, mehâfetullahtan telezzüz eder. Evet, havfta lezzet vardır. Eğer, bir yaşındaki bir çocuğun aklı bulunsa ve ondan sual edilse:

Ses Yok