Nur Çeşmesi | Nurçesmesi | 12
(6-173)

Meyve Risâlesinden

Yedinci Mes’ele

(Denizli Hapsinde bir Cuma gününün meyvesidir.)


Bir zaman Kastamonu’da “Hâlıkımızı bize tanıttır” diyen lise talebelerine sâbık Altıncı Mes’ele’de mektep fünununun dilleriyle verdiğim dersi, Denizli Hapishânesinde benimle temas edebilen mahpuslar okudular. Tam bir kanaat-ı îmaniye aldıklarından âhirete bir iştiyak hissedip, “Bize âhiretimizi de tam bildir, tâ ki nefsimiz ve zamanın şeytanları bizi yoldan çıkarmasın, daha böyle hapislere sokmasın.” dediler. Ve Denizli Hapsindeki Risâle-i Nur şâkirdlerinin ve sâbıkan Altıncı Mes’ele’yi okuyanların arzuları ile âhiret rüknünün dahi bir hulâsasının beyânı lâzım geldi. Ben de Risâle-i Nur’dan bir kısacık hulâsa ile derim:

Nasıl ki Altıncı Mes’ele’de biz, Hâlıkımızı arzdan, semavâttan sorduk; onlar fenlerin dilleri ile Güneş gibi Hâlıkımızı bize tanıttırdılar. Aynen biz de, âhiretimizi başta o bildiğimiz Rabbimizden, sonra Peygamberimizden, sonra Kur’ânımızdan, sonra sâir peygamberler ve mukaddes kitaplardan, sonra melâikelerden, sonra kâinattan soracağız.

Ses Yok