Nur Çeşmesi | Nurçesmesi | 146
(6-173)
Urfa Kahramancıklarının Oranın
Savcılarını Susturan Müdafaalarıdır

Asliye Ceza Mahkemesi Yüksek Makamına

Urfa

Muhterem Hâkimler!

Müsaadenizle bir iki ma’rûzatımı mecbûren söyleyeceğim:

Şimdi bu vatanın her tarafında ve Âlem-i İslâmın hatta diğer ecnebi memleketlerinin mühim merkezlerinde Kur’ân nâmına intişâr etmiş ve milyonlarla kimselerin îmanlarını taklidden tahkike çevirmiş ve bu millete en kıymetli ve büyük te’sirini feyizli dersleriyle isbat etmiş, Kur’ân’ın nuru Risâle-i Nur’un neşretmemesi ve bizim gibi hayatı tehlikede, îmansızlık ve dalâlet vadilerinde koşan biçârelerin okumaması için dinimizin gizli düşmanları olan komünist veya tabiiyyun olan farmasonlar türlü desîselerle adliyeleri ve hükümetleri şaşırtmak için çok çalıştılar.

Kaç def’a Nurları okuyan mübârek talebeleri ve başta dâhî bir mütefekkir ve kahraman-ı İslâm olan Bediüzzaman Said Nursî’yi mahkemelere verdirdiler. Eskişehir, Isparta, Denizli, Ankara, Afyon, İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri... Neticede gizli ders, tarikatçılık, cem’iyyet kurmak gibi ittihamların tamamen hilâf-ı hakîkat olduğu isbat edilerek beraetler verildi. Mahkemelerce tebeyyün etti ki: Risâle-i Nur serapâ İslâmiyet, Kur’ân, îman hakîkatlarından ibarettir ve Nur talebeleri Kur’âna kopmaz rabıtalarla bağlanmışlardır.

Dini hiç bir şahsî, dünyevî, süflî menfaatlere âlet etmedikleri ve sadece RIZA-YI İLÂHÎ için çalıştıkları Güneş gibi tezâhür etti. Çünkü; RİSÂLE-İ NUR bin seneden beri İslâmiyet aleyhine ve insaniyet zararına tahribâtçı küllî cereyanlara karşı sarsılmaz delil ve hüccetlerle tam mukabele edip din düşmanlarının temellerini dağıtıyor.

Ses Yok