Asa-yı Musa | Üçüncü Hücceti İmaniye | 165
(156-176)

O intisâb münâsebetiyle, pâdişâhın hazineleri ve arkasındaki nokta-i istinâdı olan ordu; o kuvveti, o cihâzâtı taşıyor. Demek gördüğü işler, şâhâne olarak bir pâdişâhın işi gibi ve gösterdiği eserler, bir ordu eseri misillû hârika olabilir. Nasılki karınca, o me’muriyet cihetiyle Fir’avn’un sarayını harab ediyor. Sinek o intisâb ile, Nemrud’u gebertiyor. Ve o intisâb ile, buğday tanesi gibi bir çam çekirdeği, koca çam ağacının bütün cihâzâtını yetiştiriyor. (Hâşiye) Eğer o intisâb kesilse, o me’muriyetten terhis edilse, yapacağı işlerin cihâzâtını ve kuvvetini, belinde ve bileğinde taşımağa mecbûrdur. O vakit, o küçücük bileğin-deki kuvvet mikdarınca ve belindeki cephâne adedince iş görebilir.

Evvelki vaziyette gâyet kolaylıkla gördüğü işleri bu vaziyette ondan istenilse, elbette bileğinde bir ordu kuvvetini ve belinde bir pâdişâhın cihâzât-ı harbiye fabrikasını yüklemek lâzım gelir ki; güldürmek için acib hurafeleri ve masalları hikâye eden maskaralar dahi bu hayalden utanı-yorlar!..

Elhâsıl: Vâcibü’l-Vücûd’a her mevcûdu vermek, vücub derecesin-de bir suhûleti var. Ve tabiata îcad cihetinde vermek, imtina’ derece-sinde müşkil ve hâric-i dâire-i akliyedir.

Üçüncü Muhâl: Bu muhâli îzah edecek ba’zı risâlelerde beyân edilen iki misâl:

Birinci Misâl: Bütün âsâr-ı medeniyetle tekmil ve tezyin edilmiş, hâlî bir sahrada kurulmuş, yapılmış bir saraya; gâyet vahşi bir adam girmiş, içine bakmış. Binlerle muntazam san’atlı eşyayı görmüş. Vahşetinden, ahmaklığından, hariçten kimse müdâhale etmeyip, o saray içinde o eş-yadan birisi, o sarayı müştemilâtiyle beraber yapmıştır diye taharriye baş-lıyor. Hangi şeye bakıyor; o vahşetli aklı dahi kabil görmüyor ki, o şey bunları yapsın.

Sonra o sarayın teşkilât proğramını ve mevcûdât fihristesini ve idare kanunları içinde yazılı olan bir defteri görür.

------------------------
(Hâşiye): Evet, eğer intisâb olsa; o çekirdek, kader-i İlâhîden bir emir alır, o hârika işlere mazhar olur. Eğer o intisâb kesilse; o çekirdeğin hilkati, koca çam ağacının hilkatinden daha ziyâde cihâzât ve iktidar ve san’atı iktiza eder. Çünkü, dağdaki kudret eseri olan mücessem çam ağacının bütün âzaları ve cihâzâtiyle, o çekirdekteki kader eseri olan ma’nevî ağaçta mevcûd bu-lunması lâzım gelir. Çünkü o koca ağacın fabrikası, o çekirdektir. İçindeki kaderî ağaç, kudretle hariçte tezahür eder, cismanî çam ağacı olur.

Səs yoxdur