Asa-yı Musa | Dokuzuncu Hücceti İmaniye | 219
(213-224)

Ve bu kısa hayat-ı dünyeviyede onları zevk ile gören ve muhabbet ile refakat eden müştakların, ebedde dahi refakatlarına ve beraber bulunmalarına icma’ ve ittifak ile şehâdet ve delâlet ve işâret ederler. Hem yüzer mu’cizat-ı bahirelerine ve âyât-ı katıalarına istinâden, başta Resûl-i Ekrem ve Kur’ân-ı Hakîm’in olarak bütün nurânî ruhların sâhibleri olan peygamberler ve bütün münevver kalblerin kutubları olan veliler ve bütün keskin ve nurlu akılların madenleri olan sıddıkînler, bütün suhuf-u semâvîyede ve kütüb-ü mukaddesede senin çok tekrar ile ettiğin binler va’dlerine ve tehditlerine istinâden, hem senin kudret ve rahmet ve inâyet ve hikmet ve celâl ve cemâl gibi âhireti iktiza eden kudsî sıfatlarına, şe’nlerine ve senin İzzet-i Celâline ve Saltanat-ı Rubûbiyyetine i’timaden, hem âhiretin izlerini ve tereşşuhatını bildiren hadsiz keşfiyatlarına ve müşahedelerine ve ilmelyakîn ve aynelyakîn derecesinde bulunan i’tikâdlarına ve îmanlarına binâen saadet-i ebediyeyi insanlara müjdeliyorlar. Ehl-i dalâlet için Cehennem ve ehl-i hidâyet için Cennet bulunduğunu haber verip i’lân ediyorlar, kuvvetli îman edip şehâdet ediyorlar.

Ey Kadîr-i Hakîm!.. Ey Rahman-ı Rahîm!.. Ey Sâdıku’l Va’dil Kerîm!.. Ey İzzet ve Azamet ve Celâl sâhibi Kahhâr-ı Zülcelâl!.. Bu kadar sâdık dostlarını, bu kadar va’dlerini ve bu kadar sıfât ve şuunatını yalancı çıkarmak, tekzib etmek ve Saltanat-ı Rubûbiyyetinin kat’i mukteziyatını tekzib edip yapmamak ve Senin sevdiğin ve onlar dahi Seni tasdik ve itaat etmekle kendilerini Sana sevdiren hadsiz makbul ibâdının âhirete bakan hadsiz duâlarını ve da’valarını reddetmek, dinlememek ve küfür ve isyan ile ve Seni va’dinde tekzib etmekle, senin azamet-i kibriyana dokunan ve İzzet-i Celâline dokunduran ve Ulûhiyetinin haysiyetine ilişen ve şefkat-i Rubûbiyyetini müteessir eden ehl-i dalâleti ve ehl-i küfrü haşrin inkârında (onları) tasdik etmekten yüz binler derece mukaddessin ve hadsiz derece münezzeh ve âlîsin. Böyle nihayetsiz bir zulümden ve nihayetsiz bir çirkinlikten, Senin o nihayetsiz adâletini ve nihayetsiz Cemâlini ve hadsiz Rahmetini, hadsiz derece takdis ediyoruz. Ve bütün kuvvetimizle îman ederiz ki: O yüz binler sâdık elçilerin ve o hadsiz doğru dellâl-ı saltanatın olan enbiyâ, asfiyâ, evliyâlar, hakkalyakîn, aynelyakîn, ilmelyakîn sûretinde Senin uhrevî rahmet hazinelerine, âlem-i bekadaki ihsanâtının definelerine ve dâr-ı saadette tamamiyle zuhur eden güzel isimlerinin hârika güzel cilvelerine şehâdetleri hak ve hakîkattır ve işâretleri doğru ve mutâbıktır ve beşâretleri sâdık ve vaki’dir

Səs yoxdur