Asa-yı Musa | Dokuzuncu Hücceti İmaniye | 221
(213-224)

“Bu dar yerde ve karışık ve birbiri içinde yazılan bahar kitabından daha kolay olarak geniş bir yerde güzel ve lâyemut bir kitabı yazacağım ve size okutturacağım” diye, bütün fermanlarda o kitabdan bahsediyor. Elbette ve herhalde o kitabın aslı yazılmış ve haşir ve neşir ile hâşiyeleri de yazılacak ve umumun defter-i a’malleri onda kaydedilecek.

Hem mâdem bu Arz, kesret-i mahlûkat cihetiyle ve mütemâdiyen değişen yüz binler çeşit çeşit enva’-ı zevil-hayat ve zevil-ervahın meskeni, menşei, fabrikası, meşheri, mahşeri olması haysiyetiyle bu kâinatın kalbi, merkezi, hülâsası, neticesi, sebeb-i hilkatı olarak gâyet büyük öyle bir ehemmiyeti var ki; küçüklüğüyle beraber koca semavâta karşı denk tutulmuş. Semâvî fermanlarda dâima

deniliyor. Ve mâdem bu mâhiyetteki Arzın her tarafına hükmeden ve ekser mahlûkatına tasarruf eden ve ekser zîhayat mevcûdâtını teshir edip kendi etrafına toplattıran ve ekser masnûatını kendi hevesâtının hendesesiyle ve ihtiyacatının düstûrlariyle öyle güzelce tanzim ve teşhir ve tezyin ve çok antika nev’ilerini liste gibi birer yerlerde öyle toplayıp süslendirir ki, değil yalnız ins ve cin nazarlarını, belki semavât ehlinin ve kâinatın nazar-ı dikkatlerini ve takdirlerini ve kâinat sâhibinin nazar-ı istihsanını celbetmekle gâyet büyük bir ehemmiyet ve kıymet alan ve bu haysiyetle bu kâinatın hikmet-i hilkatı ve büyük neticesi ve kıymetli meyvesi ve Arz’ın halifesi olduğunu; fenleriyle, san’atlariyle gösteren.. ve dünya cihetinde Sani-i Âlem’in mu’cizeli san’atlarını gâyet güzelce teşhir ve tanzim ettiği için, isyan ve küfrüyle beraber dünyada bırakılan ve azâbı te’hir edilen ve bu hizmeti için imhal edilip muvaffakıyet gören nev-i benî-âdem var.

Ve mâdem bu mâhiyetteki nev-i benî-Âdem, mizaç ve hilkat i’tibâriyle gâyet zaîf ve âciz ve gâyet acz ve fakriyle beraber hadsiz ihtiyacatı ve teellümatı olduğu halde, bütün bütün kuvvetinin ve ihtiyarının fevkinde olarak koca Küre-i Arz’ı, o nev-i insana lüzumu bulunan her nev’i madenlere mahzen ve her nev’i taamlara anbar ve nev-i insanın hoşuna gidecek her çeşit mallara bir dükkân sûretine getiren, gâyet kuvvetli ve hikmetli ve şefkatli bir Mutasarrıf var ki, böyle nev-i insana bakıyor, besliyor, istediğini veriyor.

Ve mâdem bu hakîkatteki bir Rab; hem insanı sever, hem kendini insana sevdirir; hem bâkîdir, hem bâkî âlemleri var, hem adâletle her işi görür ve hikmetle herşeyi yapıyor.

Səs yoxdur