Sözler | Onuncu Söz | 88
(48-119)

Elhâsıl: Nasıl hikâye-i temsiliyyede bir zâbitin cüzdanına ve defterine bakıp görmüş idik ki; hem rütbesi, hem vazifesi, hem maaşı, hem düstur-u hareketi, hem cihâzâtı bize gösterdi ki; o zabit, o muvakkat meydan için değil; belki müstekar bir memlekete gidecek de ona göre çalışıyor. Aynen onun gibi; insânın kalb cüzdanındaki letâif ve akıl defterindeki havas ve istidadındaki cihazât; tamamen ve müttefikan Saadet-i Ebediyyeye müteveccih ve ona göre verilmiş ve ona göre teçhiz edilmiş olduğuna ehl-i tahkik ve keşf müttefiktirler. Ezcümle:

Meselâ; aklın bir hizmetkârı ve tasvircisi olan “kuvve-i hayâliyye”ye denilse ki: “Sana bir milyon sene ömür ile saltanat-ı dünya verilecek, fakat âhirde mutlaka hiç olacaksın.” Tevehhüm aldatmamak, nefis karışmamak şartıyla “Oh” yerine “Ah” diyecek ve teessüf edecek. Demek en büyük fâni, en küçük bir âlet ve cihâzât-ı insânîyyeyi doyuramıyor. İşte bu istidaddandır ki, insânın Ebede uzanmış emelleri ve kâinatı ihâta etmiş efkârları ve ebedî saadetlerinin enva’ına yayılmış arzuları gösterir ki; bu insân ebed için halkedilmiş ve ebede gidecektir. Bu dünya ona bir misafirhanedir ve âhiretine bir intizar salonudur…

ON İKİNCİ HAKÎKAT: Bab-ı Risâlet ve tenzildir. “Bismillâhirrahmânirrahîm” in cilvesidir.

Hiç mümkün müdür ki; bütün Enbiya mu’cizelerine istinad ederek sözünü te’yid ettikleri ve bütün Evliya keşf ve kerâmetlerine istinad edip dâvasını tasdik ettikleri ve bütün Asfiya tahkikatına istinad ederek hakkaniyetine şehâdet ettikleri Resul-i Ekrem Sallallahü Aleyhi ve Sellem’in tahakkuk etmiş bin mu’cizâtının kuvvetine istinad edip bütün kuvvetiyle, hem kırk vecihle mu’cize olan Kur’an-ı Hakîm binler âyât-ı kat’iyyesine istinad ederek, bütün kat’iyyetle açtıkları âhiret yolunu ve küşâd ettikleri Cennet kapısını, sinek kanadı kadar kuvveti bulunmayan vâhî vehimler, ne haddi var ki kapatabilsin!..

Geçen hakîkatlardan anlaşıldı ki; haşir mes’elesi öyle râsih bir haki-kattır ki, Küre-i Arzı yerinden kaldıracak, kırıp atacak bir kuvvet o hakîkatı sarsamaz. Zîra o hakîkatı, Cenâb-ı Hak bütün Esmâ ve Sıfâtının iktizası ile tesbit ediyor ve Resul-i Ekrem’i bütün mu’cizât ve berâhiniyle tasdik ediyor ve Kur’an-ı Hakîm bütün hakaik ve âyâtıyla O’nu isbat ediyor ve şu kâinat bütün âyât-ı tekviniyye ve şuunat-ı hakîmanesi ile şehadet ediyor.

Səs yoxdur