Sözler | OnÜçüncü Söz | 156
(137-162)
MEYVE RİSÂLESİNDEN ALTINCI MES’ELE

(Risâle-i Nur’un çok yerlerinde izahı ve kat’î hadsiz hüccetleri bulunan îman-ı billâh rüknünün binler küllî bürhânlarından birtek bürhâna kısaca bir işaretir.)

Kastamonu’da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. “Bize Hâlıkımızı tanıttır, muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar” dediler. Ben dedim: Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah’tan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Mual-limleri değil, onları dinleyiniz.

Meselâ: Nasılki mükemmel bir eczahane ki, her kavanozunda hârika ve hassas mizanlarla alınmış hayatdar macunlar ve tiryaklar var. Şüphesiz gayet meharetli ve kimyager ve hakîm bir eczacıyı gösterir. Öyle de, küre-i arz eczahanesinde bulunan dörtyüz bin çeşit nebâtat ve hayvanat kavanozlarındaki zîhayat macunlar ve tiryaklar cihetiyle, bu çarşıdaki eczahaneden ne derece ziyâde mükemmel ve büyük olması nisbetinde, okuduğunuz fenn-i tıp mikyasıyla küre-i arz eczahane-i kübrâsının eczacısı olan Hakîm-i Zülcelâl’i hattâ kör gözlere de gösterir, tanıttırır.

Hem meselâ: Nasıl bir hârika fabrika ki; binler çeşit çeşit kumaşları basit bir maddeden dokuyor. Şeksiz, bir fabrikatörü ve meharetli bir makinisti tanıttırır. Öyle de, küre-i arz denilen yüzbinler başlı, her başında yüzbinler mükemmel fabrika bulunan bu seyyar makine-i Rabbâniyye, ne derece bu insân fabrikasından büyükse, mükemmelse, o derecede -okuduğunuz fenn-i makine mikyasıyla- küre-i arzın ustasını ve sahibini bildirir ve tanıttırır.

Hem meselâ, nasılki; Gayet mükemmel binbir çeşit erzak etrafından celbedip içinde muntâzaman istif ve ihzâr edilmiş depo ve iaşe anbarı ve dükkân, şeksiz, bir fevkalâde iaşe ve erzak mâlikini ve sahibini ve memurunu bildirir.

Səs yoxdur