Sözler | OnYedinci Söz | 225
(202-229)

Herbirisi, yüzler ellerini Şehbâz-ı Kalender (Haşiye-1) gibi Dergâh-ı İlâhîye uzatıp muhteşem bir ibâdet vaziyetini almışlar.(Hâşiye-2)


Oynattırıyorlar zülüfvâri küçük dallarını ve onunla, temaşa edenlere de, lâtif şevklerini ve ulvî zevklerini ihtar ediyorlar.


Aşkın “Hay Huy” perdelerinden en hassas tellere, damarlara dokunuyor gibi sâda veriyorlar.(Nüsha)


Fikre şu vaziyetten şöyle bir mânâ geliyor: Mecâzî muhabbetlerin zeval elemiyle gelen ağlayış, hem derinden derine hazîn bir enîni ihtar ediyorlar.


Mahmudların, yâni Sultan Mahmud gibi mahbûbundan ayrılmış bütün âşıkların başlarında, hüzün-âlûd mahbûblarının nağmesinin tarzını işittiriyorlar.


Dünyevî sâdâların ve sözlerin dinlemesinden kesilmiş olan ölmüşlere; ezelî nağmeleri, hüzün-engiz sâdâları işittiriyor gibi bir vazifesi var görünüyorlar.


Ruh ise şu vaziyetten şöyle anladı ki: Eşya, tesbihat ile Sâni’-i Zülcelâl’in tecelliyat-ı esmâsına mukabele edip, bir naz-niyaz zemzemesidir, geliyor.


Haşiye-1: Şehbaz-ı Kalender, meşhur bir kahramandır ki, Şeyh-i Geylanî’nin irşadıyla dergâh-ı İlâhîye iltica edip mertebe-i velâyete çıkmıştır.

Haşiye-2: Şehnaz-ı Çelkezî, kırk örme saç ile meşhur bir dünya güzelidir.

Nüsha: Şu nüsha mezaristandaki ardıç ağacına bakar:

Səs yoxdur