Sözler | OnYedinci Söz | 224
(202-229)

Her zîhayat; senin temâşâna, san’atın olan zemin yüzüne her yerden çıkıp bakıyorlar.



Aşağıdan, yukarıdan dellâllar gibi çıkıp bağırıyorlar.

(*)

Senin cemâl-i nakşından keyiflenip, o dellâl-misal ağaçlar oynuyorlar.


Senin kemal-i san’atından neş’elenip, güzel güzel sadâ veriyorlar.


Güya sadâlarının tatlılığı, onları da neş’elendirip nazeninâne bir naz ettiriyor.


İşte ondandır ki; şu ağaçlar raksa gelmiş, cezbe istiyorlar.


Şu Rahmet-i İlâhiyyenin âsârıyledir ki; her zîhayat, kendine mahsus tesbih ve namazın dersini alıyorlar.


Ders aldıktan sonra, her bir ağaç yüksek bir taş üstünde Arşa başını kaldırıp durmuşlar.


(*)

Səs yoxdur