Sözler | YirmiDördüncü Söz | 362
(332-364)

Öyle de: Mahlûkata zabitlik eden ve hayvanat ve nebatâta kumandanlık yapan ve mevcûdât-ı arziyyeye halifelik etmeye kabil olan ve kendi hususî âleminde kendini herkese vekil telakki eden

insân,



der. Bütün halkın ibâdetlerini ve istianelerini, kendi nâmına Mâbud-u Zülcelâl’e takdim eder. Hem



der. Bütün mevcûdâtı kendi hesabına söylettirir. Hem



der. Herşey nâmına bir salâvat getirir. Çünki herşey, Nur-u Ahmedî (A.S.M.) ile alâkadardır. İşte tesbihatta, salâvatlarda hadsiz adetlerin hikmetini anla.

Üçüncü Meyve: Ey nefis! Az bir ömürde hadsiz bir amel-i uhrevî istersen ve herbir dakika-i ömrünü bir ömür kadar faideli görmek istersen ve âdetini ibâdete ve gafletini huzura kalbetmeyi seversen, Sünnet-i Seniyyeye ittiba et. Çünki: Bir muamele-i şer’iyyeye tatbik-i amel ettiğin vakit, bir nevi huzur veriyor. Bir nevi ibâdet oluyor. Uhrevî çok meyveler veriyor. Meselâ: Birşeyi satın aldın. Îcab ve kabûl-i şer’iyyeyi tatbik ettiğin dakikada, o âdi alış-verişin bir ibâdet hükmünü alır. O tahattur-u hükm-ü şer’î bir tasavvur-u vahiy verir. O dahi, Şârii düşünmekle bir teveccüh-ü İlâhî verir. O dahi, bir huzur verir. Demek Sünnet-i Seniyyeye tatbik-i amel etmekle bu fâni ömür, bâki meyveler verecek ve bir hayat-ı ebediyyeye medâr olacak olan faideler elde edilir.



fermânını dinle. Şeriat ve Sünnet-i Seniyyenin ahkâmları içinde cilveleri intişar eden Esmâ-i Hüsnânın herbir isminin feyz-i tecellisine bir mazhar-ı câmi’ olmağa çalış...

Dördüncü Meyve: Ey nefis! Ehl-i dünyaya, husûsan ehl-i sefahete, husûsan ehl-i küfre bakıp sûrî zînet ve aldatıcı gayr-ı meşru lezzetlerine aldanıp taklid etme. Çünki: Sen onları taklid etsen, onlar gibi olamazsın. Pek çok sukut edeceksin. Hayvan dahi olamazsın. Çünki: Senin başındaki akıl, meş’um bir âlet olur. Senin başını daima döğecektir.

Səs yoxdur