Sözler | YirmiBeşinci Söz | 406
(365-462)

gibi çok âyâtın ifade ettiği ihbarat-ı gaybiyyedir ki, aynen doğru olarak çıkmıştır. İşte pekçok itirazât ve tenkidata maruz ve en küçük bir hatâsından dolayı dâvasını kaybedecek bir Zâtın lisanından böyle tereddütsüz, kemâl-i ciddiyyet ve emniyetle ve kuvvetli bir vüsuku ihsas eden bir tarzda böyle ihbarat-ı gaybiyye, kat’iyyen gösterir ki; o Zât, Üstad-ı Ezelî’sinden ders alıyor, sonra söylüyor.

Üçüncü Şavk: Hakaik-i İlâhiyyeye ve hakaik-i kevniyyeye ve umûr-u uhreviyyeye dair ihbarat-ı gaybiyyesidir. Evet Kur’anın hakaik-i İlâhiyyeye dair beyânâtı ve tılsım-ı kâinatı fethedip ve hilkat-i âlemin muammasını açan beyânât-ı kevniyyesi, ihbarat-ı gaybiyyenin en mühimmidir. Çünki; o hakaik-i gaybiyyeyi hadsiz dalâlet yolları içinde istikametle onları gidip bulmak, akl-ı beşerin kârı değildir ve olamaz. Beşerin en dâhî hükemâları o mesâilin en küçüğüne akıllarıyla yetişmediği mâlûmdur. Hem Kur’an, gösterdiği o hakaik-i İlâhiyye ve o hakaik-i kevniyyeyi beyândan sonra ve safa-yı kalb ve tezkiyye-i nefisten sonra ve ruhun terakkiyatından ve aklın tekemmülünden sonra beşerin ukûlü; “Sadakte” deyip o hakaikı kabûl eder. Kur’ana Bârekâllah der. Bu kısmın, kısmen Onbirinci Söz’de izah ve isbatı geçmiştir. Tekrara hacet kalmamıştır. Amma ahvâl-i uhreviyye ve berzahiyye ise, çendan akl-ı beşer kendi başıyla yetişemiyor, göremiyor. Fakat, Kur’anın gösterdiği yollar ile onları görmek derecesinde isbat ediyor. Onuncu Söz’de, Kur’anın şu ihbarat-ı gaybiyyesi ne derece doğru ve hak olduğu izah ve isbat edilmiştir. Ona müracaat et.

Səs yoxdur