Sözler | YirmiBeşinci Söz | 415
(365-462)

Hem, basîresinde selim bir gözü olan görür ki; Kur’anda öyle bir göz vardır ki, o göz bütün kâinatı zâhir ve bâtını ile vâzıh, göz önünde bir sahife gibi görür, istediği gibi çevirir, istediği bir tarzda o sahifenin mânâlarını söyler. Şu Birinci Nur’un hakîkatini misâller ile tavzih etsek, birkaç mücelled lâzım. Öyle ise, sâir risale-i arabiyyemde ve “İşârât-ül İ’câz”da ve şu yirmibeş adet Sözlerde şu hakîkatın isbatına dair olan izahatla iktifa edip misâl olarak mecmu-u Kur’anı birden gösteriyorum.

İkinci Nuru: Kur’an-ı Hakîm’in âyetlerinin hâtimelerinde gösterdiği fezlekeler ve Esmâ-i hüsnâ cihetindeki üslûb-u bediisinde olan meziyyet-i i’câziyyeye dairdir.

İHTAR: Şu İkinci Nur’da çok âyetler gelecektir. O âyetler, yalnız İkinci Nur’un misâlleri değil, belki geçmiş mesâil ve şuâ’ların misâlleri dahi olurlar. Bunları hakkıyla izah etmek çok uzun gelir. Şimdilik ihtisar ve icmâle mecburum. Onun için gayet muhtasar bir tarzda şu sırr-ı azîm-i i’câzın misâllerinden olan âyetlere birer işaret edip tafsilâtını başka vakte talik ettik.

İşte Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyân, âyetlerin hâtimelerinde galiben bâzı fezlekeleri zikreder ki; o fezlekeler, ya Esmâ-i hüsnâyı veya mânâlarını tazammun ediyor veyahut aklı tefekküre sevketmek için akla havale eder veyahut makasıd-ı Kur’aniyyeden bir kaide-i külliyyeyi tazammun eder ki, âyetin te’kid ve teyidi için fezlekeler yapar. İşte o fezlekelerde Kur’anın hikmet-i ulviyyesinden bâzı işarat ve hidâyet-i İlâhiyyenin âb-ı hayatından bâzı reşaşat, i’câz-ı Kur’anın berklerinden bâzı şerarat vardır. Şimdi pek çok o işarattan yalnız on tanesini icmâlen zikrederiz. Hem, pek çok misâllerinden birer misâl ve herbir misâlin pek çok hakaikından yalnız herbirinde bir hakîkatın meal-i icmâlîsine işaret ederiz. Bu on işaretin ekserisi, ekser âyetlerde müçtemian beraber bulunup hakikî bir nakş-ı i’câzî teşkil ederler. Hem misâl olarak getirdiğimiz âyetlerin ekserisi, ekser işarata misâldir. Biz yalnız her âyetten bir işaret göstereceğiz. Misâl getireceğimiz âyetlerden eski Sözlerde bahsi geçenlerin yalnız mealine bir hafif işaret ederiz.

Birinci Meziyyet-i Cezâlet: Kur’an-ı Hakîm, i’câzkâr beyânâtıyla Sâni’-i Zülcelâl’in ef’al ve eserlerini nazara karşı serer, basteder. Sonra o âsâr ve ef’alinde Esmâ-i İlâhiyyeyi istihrac eder; veya Haşir ve tevhid gibi bir makasıd-ı asliyye-i Kur’aniyyeyi isbat ediyor. Birinci mânânın misâllerinden meselâ:



İkinci şıkkın misallerinden meselâ:


ila ahir...

Səs yoxdur