Sözler | YirmiDokuzuncu Söz | 515
(504-534)
İkinci Maksad

[Kıyâmet ve mevt-i dünya ve hayat-ı âhiret hakkındadır.]

Şu maksadın dört esası ve bir mukaddime-i temsiliyyesi vardır.

MUKADDİME

Nasılki: Bir saray veya bir şehir hakkında biri dâva etse: “Şu saray veya şehir, tahrib edilip yeniden muhkem bir sûrette bina ve tâmir edilecektir.” Elbette, onun dâvasına karşı altı sual terettüb eder:

Birincisi: Niçin tahrib edilecek? Sebeb ve muktazî var mıdır? Eğer, “evet var” diye isbat etti.

İkincisi: Şöyle bir sual gelir ki: “Bunu tahrib edip, tâmir edecek usta muktedir midir? Yapabilir mi? Eğer, “evet yapabilir” diye isbat etti,

Üçüncüsü: Şöyle bir sual gelir ki: “Tahribi mümkün müdür? Hem, sonra tahrib edilecek midir?” Eğer, “evet” diye imkân-ı tahribi, hem vukuunu isbat etse; iki sual daha ona varid olur ki:

“Acaba şu acib saray veya şehrin yeniden tamiri mümkün müdür? Mümkün olsa, acaba tâmir edilecek midir?” Eğer, “evet” diye bunları da isbat etse; o vakit bu mes’elenin hiçbir cihette hiçbir köşesinde bir delik, bir menfez kalmaz ki, şek ve şüphe ve vesvese girebilsin.

İşte şu temsil gibi; dünya sarayının, şu kâinat şehrinin tahrib ve tamiri için muktazî var. Fâil ve ustası muktedir. Tahribi mümkün ve vâki olacak. Tamiri mümkün ve vâki olacaktır. İşte şu mes’eleler, birinci esastan sonra isbat edilecektir.

Birinci Esas

Ruh, kat’iyyen bâkidir. Birinci maksaddaki melâike ve ruhânîlerin vücûdlarına delâlet eden hemen bütün deliller, şu mes’elemiz olan beka-i ruha dahi delildirler. Bence mes’ele o kadar kat’îdir ki, fazla beyân abes olur. Evet şu âlem-i berzahta, âlem-i ervahta bulunan ve âhirete gitmek için bekleyen hadsiz ervah-ı bâkiyye kafileleri ile bizim mabeynimizdeki mesâfe o kadar ince ve kısadır ki, bürhan ile göstermeğe lüzum kalmaz.

Səs yoxdur