Sözler | Otuzİkinci Söz | 626
(590-652)

İkinci yüzü: Âhirete bakar. Âhiretin tarlasıdır. Cennet’in mezraasıdır. Rahmetin mezheresidir. Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir. Tahkire değil, muhabbete lâyıktır.

Üçüncü yüzü: İnsânın hevesâtına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i hevesâtı olan yüzdür. Şu yüz çirkindir. Çünki: Fânidir, zâildir, elemlidir, aldatır. İşte, hadîste varid olan tahkir ve ehl-i hakîkatın ettiği nefret, bu yüzdedir.

Kur’an-ı Hakîm’in kâinattan ve mevcûdâttan ehemmiyetkârane, is-tihsankârane bahsi ise; evvelki iki yüze bakar. Sahabelerin ve sâir ehlul-lahın mergub dünyaları, evvelki iki yüzdedir.

Şimdi, dünyayı tahkir edenler dört sınıftır:

Birincisi: Ehl-i mârifettir ki, Cenâb-ı Hakk’ın mârifetine ve muhabbet ve ibâdetine sed çektiği için tahkir eder.

İkincisi: Ehl-i âhirettir ki; ya dünyanın zarurî işleri onları amel-i uhrevîden men’ettiği için veyahut şuhud derecesinde îmân ile Cennet’in kemâlât ve mehâsinine nisbeten dünyayı çirkin görür. Evet Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm’a güzel bir adam nisbet edilse, yine çirkin göründüğü gibi; dünyanın ne kadar kıymetdar mehâsini varsa, Cennet’in mehâsinine nisbet edilse, hiç hükmündedir.

Üçüncüsü: Dünyayı tahkir eder. Çünki; eline geçmez. Şu tahkir, dünyanın nefretinden gelmiyor; muhabbetinden ileri geliyor.

Dördüncüsü: Dünyayı tahkir eder. Zira dünya, eline geçiyor. Fakat durmuyor, gidiyor. O da kızıyor. Teselli bulmak için tahkir eder. “Pistir” der. Şu tahkir ise; o da, dünyanın muhabbetinden ileri geliyor. Halbuki, makbûl tahkir odur ki; hubb-u âhiretten ve mârifetullahın muhabbetinden ileri gelir...

Demek makbûl tahkir, evvelki iki kısımdır. Cenâb-ı Hak, bizi onlardan yapsın. Amin.


* * *

Səs yoxdur